Anasayfa Editörün Seçtikleri Prof. Dr. Bulut: “Aşı Olmak Anayasal Olarak Zorunlu Değil”

Prof. Dr. Bulut: “Aşı Olmak Anayasal Olarak Zorunlu Değil”

, admin

MELTEM SUAT – İstanbul

Kalp ve damar cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında aşı olmak istemeyenler hakkında “Ben aşı yaptırmam diyenler birer vatan hainidir. Onlara kız bile vermeyeceğiz. İnsan vücudunun dokunulmazlığı nedeniyle mecbur etme şansımız yok ama kurallar koyacağız, devlet dairelerine bile giremeyecekler, otobüse binemeyecekler. Başka çaremiz yok” ifadelerini kullandı. Bu konuyu tıp etiği, medya etiği ve hukuki açıdan değerlendirmek için uzman görüşlerine başvurduk.

“Gazetecilik etiği açısından bu tür yayınlara izin vermemek gerekiyor”

Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez geçtiğimiz günlerde konuk olduğu programda aşı yaptırmak istemeyen kişiler hakkında “Ben aşı yaptırmam diyenler birer vatan hainidir. Onlara kız bile vermeyeceğiz. İnsan vücudunun dokunulmazlığı nedeniyle mecbur etme şansımız yok ama kurallar koyacağız, devlet dairelerine bile giremeyecekler, otobüse binemeyecekler. Başka çaremiz yok” şeklinde açıklamalarda bulundu. Sönmez’in bu açıklamaları sosyal medyada büyük tepkiye yol açarken psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Aşı olmayacakların noter işleri, tapu işleri yapılmasın. Vergi yapılandırmasından yararlanmasın, herhangi bir derneğe üye olmasınlar, pasaportları askıya alınsın, vize verilmesin, aşı olduğunu kanıtlamayan nikâh yaptırmasın” ifadelerini kullandı. Sönmez ve Verimli’nin açıklamalarını medya ombudsmanı Faruk Bildirici ve Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut’a sorduk. Bildirici açıklamalar hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:

Faruk Bildirici – Medya Ombudsmanı

“Ben bu olaya öncelikli olarak tıp etiği sorunu olarak bakıyorum. Aşının şu anda Covid-19 salgınını önleme konusunda tıbbın elindeki en önemli araç olduğu da belli. Henüz ilaç geliştirilmediğine göre bu pandemiden kurtulmanın başka yolu da yok. O nedenle herkesin aşı olması gerekli ama bir doktorun bir hekimin bir akademisyenin, bu konuda insanları ikna etmesi gerekli. Yani şunu biliyoruz: Türkiye’de de Dünyada da birçok aşı karşıtı ve bu son Covid-19’la ilgili olarak da aşı tereddüdü yaşayan insanlar var, ama hem hekimlere hem de gazetecilere düşen insanları ikna etmeye çalışmaktır. Onları suçlayarak, damgalayarak; hele hele hainlikle suçlayarak ikna etmek mümkün değil. Olsa olsa onların o karşıtlıklarını katılaştırmış oluruz. Buradan bir yere varmak da mümkün olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir yönetici, ‘insanlar zorla aşı olsun’ demiyor. Neden? Birincisi zaten şu anda herkese yetecek kadar aşı yok, ikincisi bu özgür iradeyle olabilecek bir şey. Özgür iradeyle olmazsa siz insanlara baskı yapmış olursunuz. Bu baskı da doğru olmaz. Gazetecilik etiği açısından bu tür yayınlara izin vermemek gerekiyor. Ben bu aşı karşıtlığı konusunu intihar haberlerine benzetiyorum. İntihar haberlerinde bulaşıcılık özelliği vardır. İntihar haberlerini fazla verirseniz intihara eğilimli insanların intiharını kolaylaştırmış, onlara intihar yöntemi öğretmiş olursunuz. Bu haberler de öyle. Aşı karşıtlığıyla ilgili bilgileri fazla verirseniz bu sefer bunu da arttırmış olursunuz. Bu tür insanları damgalayan, hainlikle suçlayan akademisyenler aslında aşıyla ilgili tereddütleri gidermek değil de tam tersine hizmet etmiş oluyorlar. Aslında aşı karşıtlığını arttırıyorlar.”

Sönmez katıldığı başka bir televizyon programında aşı olmak istemeyenleri “aşısız köpeğe” benzeterek  “Aşı olmayanlar ne olacak? Hani köpeklere aşınız var mı diye söyleniyordu, şimdi artık insanlara sorulacak. Pasaport alamayacaklar, uçağa binemeyecekler, toplu taşımaya giremeyecekler. Aşı olmayanlara yaşama şansı verilmeyecek” diyerek aşı hakkındaki tartışmaları yeniden körükledi. Bingür Sönmez’in bu açıklamaları “aşı zorunlu mu?” sorusunu yeniden akıllara getirdi. Bakanlık verilerine göre geçtiğimiz hafta başlatılan aşılama uygulamasıyla 1.052.273 kişi aşı oldu. Türkiye bu rakamla en hızlı aşılama yapan ilk 10 ülke arasına girdi. Ancak aşının güvenilirliği konusunda tartışmalar hala devam ediyor.

Prof. Dr. Vedat Bulut – TTB Genel Sekreteri

Sönmez’in açıklamaları ve aşılar hakkında görüş aldığımız Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri uzman, immünolog Prof. Dr. Vedat Bulut ise aşılar hakkında şu anda hiçbir aşının tescil almadığını aşıların acil kullanım onayı alınarak kullanılmaya başlandığını söyledi. Bulut Sönmez’in açıklamaları hakkında ise “Aşı olmak Anayasal olarak zorunlu değil. Bildiğiniz gibi kanunda sadece çiçek aşısının yaptırılması var ve diğer aşıları kanuna koymamışlar. Bir savcı itiraz etti ve Anayasa mahkemesi haklı buldu. Yani kanunu yok, bu nedenle aşıları zorla yapmak Anayasaya aykırı dedi. Zaten çiçek hastalığı ve aşısı da ortadan kalkalı çok oldu. En son çocuk felcinin iki türünün yeryüzünden silinmesi sağlandı aşılar sayesinde. Hasta hekim ilişkisinde hasta hakkında vatan hainliği gibi kavramlar kullanılmamalıdır” şeklinde konuştu.

“Aşı olmak zorunlu değil ancak olmayanlara yaptırım uygulanabilir”

Türkiye’de aşı olmak anayasal olarak zorunlu değil. Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı “Çocukluk Dönemi Aşı Takvimi”ne göre yeni doğan çocuklara ortaöğretim dördüncü sınıfa kadar hepatit B’den suçiçeğine kadar ücretsiz olarak 10 farklı başlıkta 13 hastalığa karşı aşı yapılıyor. Bakanlığın genelgesinde yetişkinlerle ilgili bir madde bulunmuyor. Anayasada bulunan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda ise zorunlu aşıyla ilgili tek bir istisna var. 1930 yılında çıkarılan kanunun 88. maddesine göre ülkedeki herkes çiçek aşısı yaptırmak zorunda, ancak 1980 yılından beri çiçek aşısı da yapılmıyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) verilerine göre 2018 yılında aşı reddi talebinde bulunan aile sayısı 20 bini aşmış durumda. Dünyada ise Türkiye’dekine benzer bir şekilde yasal zorunluluk yok. Türkiye’de ise TTB’nin aşı hakkında hazırladığı yasa değişikliği önerisi 2018 yılında CHP tarafından TBMM’ye sunuldu ancak henüz genel kurulda görüşülmedi.  Aşının anayasal zorunluluğu hakkında konuşan Türk Tabipleri Birliği avukatı Ziynet Özçelik zorunlu aşı tartışmaları hakkında şu sözleri söyledi:

Ziynet Özçelik – TTB Avukatı

“Biyotıp sözleşmesine göre bu tip uygulamaların insanların yararı ve onuru gözetilerek uygulanması yönünde hükümler var. Orada devletlere verilmiş yükümlülükler var. Sağlık Bakanlığı insanların aşı konusundaki merakını, tedirginliğini, bilgi ihtiyacını gidermiyor. Covid-19 sürecinde ne yazık ki gerçeğe aykırı şekilde de bilgilendirildiğimiz ortaya çıktı. Dolayısıyla aslında Bingür Sönmez’in insanlara bu sözleri etmesi yerine Sağlık Bakanlığı’nın insanların bilgi ihtiyacını gidermesi, şeffaf davranması, verileri bağımsız kuruluşlarla paylaşması ve buna göre toplumun doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmasının sağlanması gerekiyordu. Öncelikle böyle bir sorunumuz var. Aşı konusu bireyin sağlığıyla ilgili olduğu gibi bulaşıcı hastalıklarda bizim dışımızda diğer insanların da sağlığıyla ilgili bir konu. Burada sorun şu vücudumuza hangi tıbbi işlemlerin uygulanacağına eğer reşit isek biz karar verebiliyoruz zorla müdahale olmaması gerekiyor. Her ne kadar tıbbi müdahaleler konusunda bizim irademiz esassa aynı zamanda başkalarının sağlığına da zarar vermemek durumundayız. Bu kapsamda da eğer başkalarının sağlığıyla ilgili bir durum söz konusuysa bu hakkımızın sınırlandırılması söz konusu olabilir. O da ancak yasalarla olması gerekiyor. Tek başına yasa olması da yetmez yasada açıkça düzenleme olması ve bununla birlikte o müdahalenin somut olayda gerçekten zorunlu ve gerekli olması ve amaçla da ölçülü olması gerekiyor. Buradaki sorun şu Covid-19 aşısıyla ilgili zorunlu mutlaka yaptırılması gerekir diye bir yasal düzenleme söz konusu değil. Umumi hıfzıssıhha kanununda bir kısım bulaşıcı hastalıklarla ilgili aşı olma zorunluluğu açıkça sayılmış. Ama tek tek sayılma yoluna gidildiği için bu yönde özellikle çocuklarını aşılatmayan ailelerle ilgili de sorunlar yaşandı orada sayılmayan, geçmişte bilinmeyen bugünkü hastalıklara ilişkin aşı zorunluluğu orada yer almıyor. Bununla beraber özellikle Covid-19’un başkalarına bulaş riskinin yüksek olduğunu biliyoruz. Bununla birlikte aşı olmayan insanların diğer insanların sağlığı tehdit etmeme yükümlülüğü var. Benim düşüncem yasa koyucu iradenin, Sağlık Bakanlığı’nın hızla diğer insanların haklarını koruyacak ölçüde aşı olmayarak toplumun sağlığını riske edecek kişilere yönelik bir yaptırım düzenlemesi gerekiyor. Farklı ülkelerde bununla ilgili tartışmalar var. Aşı olmayanların bazı hakları kullanamayacakları, bazı yaptırımlar uygulanacağı yönünde hükümler var. Bizde de bunlara ilişkin tartışılan, üzerinde düşünülen yaptırımların uygulanması gerekiyor. Mesela kendisine olanak sağlanmış ve aşı olmamışsa toplu taşıma araçlarını kullanamamak gibi yaptırımlar düşünülebilir.”

0 yorum
0

Yorum Yapın