MAHSUN KILIÇ / Mersin
Türkiye İstatistik Kurumu’nun çocuk işçi sayısı ile ilgili en güncel verisi 2020 yılından. Bu kayda göre Türkiye’de kayıtlı 720 bin çocuk işçi var. Türkiye’nin önemli sanayi kentlerinden Mersin’de de sanayi bölgesinde çok sayıda çocuk işçi çalıştırılıyor. İş Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) tarafından hazırlanan “Çocuk İş Cinayetleri” raporundaki verilere göre sanayi (metal) bölgesinde 2013-2021 yılları arasında 37 çocuğun hayatını kaybettiği, yine raporda aynı yıllar arasında Mersin’de 16 çocuk işçinin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Bu verilerden yola çıkarak Mersin Tırmıl Sanayii Sitesi’nde aynı iş yerinde kaporta işinde çalışan 17 yaşlarındaki Mustafa ve Osman ile konuştuk. Her ikisi de çalışma ve yaşam koşullarını, hayallerini anlattı.
“Okula gitmem zor çünkü ailemin kredi borçları var”
Sekiz kardeşli bir ailenin sondan ikincisi olarak dünyaya gelen ve maddi imkânsızlıktan dolayı Mersin’e geldiklerini söyleyen 17 yaşındaki kaporta işçisi Mustafa’nın ailesi 10 yıl önce Adıyaman’dan Mersin’e göç etmiş. Mustafa, doğumundan sanayi bölgesine uzanan koşulları şöyle anlatıyor: “Buraya geldiğimiz zaman maddi anlamda çok iyi durumda değildik. Bazı dönemlerde okula götürebileceğim harçlığım bile olmazdı, o yüzden de erken yaşlarda çalışmaya başladım. Kaporta işi yapmadan önce düğün salonlarında org çalıyordum. Ancak bırakmak durumunda kaldım ve 3 yıldır da kaporta işi yapıyorum. Örgün olarak okula devam etmeye çalıştım ancak bu sene açık öğretime geçtim ve kaporta işinde devam etmeyi düşünüyorum. Şu anki durumda okula gitmem zor çünkü ailemin kredi borçları var. Kendimce aileme katkı sunmaya çalışıyorum”.
“Her gün 6 kilometre yürüyorum”
Türkiye’de gelecek göremediğini söyleyen Mustafa, “Üniversitelerden mezun olan insanları da gördüğüm için okumaya devam edip etmeme konusunda kararsızım. Bu yaşıma rağmen mesela hayat pahalılığını ben de deneyimleyebiliyorum. Çok fazla olmayan maaşımla kendime ve aileme yetmeye çalıştığım için ülkemizdeki hayat pahalılığını fark edebiliyorum. Sadece işe gelip gittiğim esnada her ay temel ihtiyaçlarıma harcadığım para 500 lira ve bu sürekli artıyor. Toplu taşıma fiyatları arttığı için yayan gidip gelmek zorunda kalıyorum. Ev ve iş yeri arası 3 kilometre, gidip gelmeyle beraber her gün 6 kilometre yürümek zorunda kalıyorum” diyor.
“En son 5 ay önce kıyafet alabildim”
Önceleri aldığı maaşın kendine yettiğini söyleyen Mustafa, yoksulluğun yoksunlukla buluştuğu noktada yaşantısına dair ayrıntıları aktarıyor: “Eskiden daha fazla gezebiliyordum. Her şey bu kadar pahalı değilken daha fazla gezme şansım oluyordu. Şu an eğlenmeye ayıracak para kalmıyor. Sanırım en son 4 yıl önce sinemaya gittim. O yüzden de ücretsiz yapılan etkinliklere gitmeye çalışıyorum. Yeni şeyler almakta da zorlanıyorum. Mesela en son 5 ay önce kendime iki tişört ve bir pantolon alabildim. 60 liraya aldığım tişört şu an 150 liradan bile fazla olmuş durumda. O yüzden de yeni şeyler alamıyorum”.
“Babamın durumu iyiyken futbolla ilgilenirdim”
Lise son sınıfa yeni geçen 17 yaşındaki Osman, 5 yıldır sanayide tam ve yarı zamanlı çalıştığını söylüyor. Önceleri ferforje işinde çalıştığını ancak oradan ayrıldığını ve 1,5 yıldır da kaporta işinde çalıştığını söyleyen Osman, “Babamın maddi durumu iyiyken futbolla ilgilendirdim. Ancak sporla ilgilenmem aileme yük olmaya başladıktan sonra sanayi ortamına girmek durumunda kaldım ve halen çalışmaya devam ediyorum” dedi.
“Borçlardan kaçtığımız dönemler bile oldu”
Kardeşlerinin en büyüğü olduğunu söyleyen Osman nasıl çalışmaya başladığını şöyle anlatıyor: “Babam Milli Piyango biletleri satardı. O işte iflas ettiği için maddi anlamda sıkıntılar yaşadık. Borçları ödeyebilmek için babam kredi çekti ve ben de o krediyi ödeyebilmek için babama yardım etmeye çalışıyorum. Çünkü evde babamla ben tek çalışıyoruz, babam tek başına yetemiyordu bizlere bakmaya. Hatta borçlardan kaçtığımız dönemleri bile hatırlıyorum”.
“Babamın yetmediği durumlarda kardeşime yardım ediyorum”
Aldığı maaşın yeterli olmadığını söyleyen Osman, “Hem pahalılıktan hem de aileme yardımcı olduğum için maaşım yeterli olmuyor. Ayrıca kendim için kenara bir miktar para koymaya çalışırken kardeşimde okula gittiği için babamın yetmediği durumlarda kardeşime yardım etmeye çalışıyorum. O yüzden de aile olarak maddi anlamda zorluk çekiyoruz” diye konuştu.
“Es son ne zaman sinemaya gittiğimi hatırlamıyorum”
Hayatının tekdüze ilerlediğini söyleyen Osman, “Tiyatro ve sinemaya en son ne zaman gittiğimi hatırlamıyorum. Akşam eve gittiğimiz zaman saat yedi buçuğu geçiyor. Yorgun da oluyorum, o yüzden de kendime ayırabileceğim zamanım olmuyor. İş ve ev arası gidip geliyorum, yani monoton bir hayatım oluyor. Hafta sonları yaşadığım mahallede futbol vesaire oynuyorum, şu an için tek eğlencem de futbol oynamak” diye konuştu.
“Şu anki durumda kendime bir şeyler almakta zorlanıyorum”
Üniversite okuyup da iş sahibi olamayacağı kaygısı olduğunu söyleyen Osman, “Üniversiteye gidip atanamamak da var. Bazen okumak yerine şu an bulunduğum işte, yani kaporta işinde, ilerleyebileceğimi düşünüyorum. Sanayide çalışmamın sebebi de okula giderken aileme yük olmamaktı. Okullar açıldığı zaman gerek kıyafetler gerekse kırtasiye malzemeleri bizi maddi anlamda çok zorlardı. Şu anki durumda kendime bir şey almakta zorlanıyorum. En son kendime bayramda tişört ve eşofman alabildim. Ondan önce uzun süre bir şey almadım” dedi.
“Milli futbolcu olmak isterdim”
Eğitim hayatında yaşadığı hayal kırıklıklarını anlatan Osman şöyle devam ediyor: “Daha nitelikli okullar olabilir… Hayallerimizi ve düşüncelerimizi merak eden bir okulda okumadım. Bu sıraladıklarıma rağmen halen hayallerim var. Profesyonel olarak sporla ilgilenmek isterdim mesela. Milli futbolcu olarak Türkiye’ye katkı sunmak isterdim. E-sporcu olarak da bir şeyler yapmayı çok isterim. Türkiye’de çocuklar için koşulların düzelmesini diliyorum”.

- Metinde müstear isimler kullanılmıştır.