Anasayfa Dünyadan Saklı Hikâyeler Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde fotoğraftan çağdaş sanata arayışlar

Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde fotoğraftan çağdaş sanata arayışlar

, admin

ZEYNEP YILMAZOĞLU – İstanbul

17. İstanbul Bienali; alternatif habercilik anlayışı arayan bir gazete, geçmişten gelen bilgi ve deneyimlerimizi paylaşıp çoğaltabileceğimiz arşivleme yöntemleri öneren bir platform veya sürdürülebilir bir toplum ve çevre için sanatçıların önerilerini sorgulatan bir alan olarak karşımıza çıktı. Günlük yaşamımızda sıkça karşılaştığımız cinsiyet ayrımcılığı da Bienal’de yoğun olarak işlenen konular arasında. Bienal de dahil olmak üzere son dönemde toplumsal cinsiyet rollerini sorgulatan, feminist bakış açısıyla kurgulanan birçok sergi ve performans ile karşılaştık; Depo’da, Avrupa Pasajı’nda, Institut Française’de…

Bienal’de en ilginç bulduğum çalışmalardan biri Gülsün Karamustafa’nın “Emniyetsiz” projesiydi. Işık geçirmez kapalı bir anda cam kırığı sesleri ve paneller arasında bulunmak gerçekten korkutucu bir etki yaratıyor. Simsiyah perdelerle çevrili alana girer girmez güvenli kapıya en yakın yerde olmak ve fazla uzaklaşmadan geri dönebilmek hissi yaratıyor. Biz kadınlar olarak hayatımızın çoğu döneminde tam da böyle hissetmiyor muyuz?

Kadın ve erkek rollerini belirleyen toplumsal normların yıkılması, yeniden yapılanması, algının değişmesi için neler yapılabilir?

Tarih boyunca kadının yeri “ev”, görevi ise “erkeği (aileyi) beslemek, bakımını sağlamak ve soyu devam ettirmek” olarak görülür.  Toplum tarafından yüklenen toplumsal cinsiyet rollerine göre, kadınlar dezavantajlı duruma düşmekte ve pek çok mekâna/iş koluna erişimleri kısıtlanmaktadır. Bu eşitsizlik dünyasında kadınların varoluş çabasını sık sık anlatma ihtiyacındayız.

Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı arşiv ve koleksiyonlarından seçilen 100 belge (kartpostal, fotoğraf, mektup, video vb.)  Gazhane, Pera Müzesi, Barın Han gibi farklı mekânlarda yer alarak geçmişe dair birçok bilgi öğrenmemizi sağladı. Pera Müzesi’nde sergilenen feminist bir bellek projesi olan Kadının Kamusal Hayatı, Nepal’deki kadınların kamusal hayata katılma süreçlerini, Nepal Fotoğraf Kütüphanesi arşivinden yararlanarak hikâyeler ve görsel belgelerle ortaya koyuyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini tarihi süreç içerisinde ülkemizden ve dünyadan belgelerle görmek adına bu çalışmaların sergilenmesi hepimiz için bir umut ışığı doğuruyor.

Ben İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu’nun kurucularından biriyim ve aktif olarak üyeliğim devam ediyor. Toplumsal cinsiyetin fotoğraf ve sinema alanındaki eril temsil biçimlerine alternatifler yaratarak hiyerarşik olmayan, eşitlikçi bir çalışma zemini sunmak ve bu alanda üretim yaparak daha az görüneni görünür kılmak amacıyla Mart 2019’da İFSAK (İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği) bünyesinde Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubunu kurduk. 13 kurucu kadın üye olarak kadınların ve LGBTIQ+ bireylerin sanat alanındaki üretimlerinin neden geri planda kaldığını/bırakıldığını araştırmak ve bunu tersine çevirmek için neler yapılabileceğini tartışmak hedefiyle yola çıktık. Amerikan Sanat Tarihçisi Linda Nochlin gibi büyük kadın sanatçıların neden olmadığını sorgulayarak onun önerisini benimsedik: “Kemikleşmiş yapıların, kurumların sorgulanmasıyla, cesaretle ve her kadın sanatçıda var olması gerektiğini vurguladığı isyan duygusuyla, risk alarak, bilinmeyeni keşfetmeye açık olarak, eşitlikçi ve kapsayıcı kurumların oluşmasına katkıda bulunulabilir.”

Grubumuz etkinliklerine Mayıs 2019’da İFSAK Salonda başladı. Geçen zaman içerisinde salonda 11, çevrim içi olarak da 17 etkinlik gerçekleştirdik. Toplumsal cinsiyet alanında teorik bilgisi olan veya uygulama alanı bulabilmiş herkesi ağırlamaya çalıştık. Özellkle kadın ve LGBTIQ+ bireylerin öne çıkmasında pozitif ayrımcılık prensibini benimsedik. Kadın fotoğrafçıların görünmez olmasından queer kavramına, ötekileştirilenin öyküsünden kadına yönelik şiddetin görsel diline uzanan farklı konulara kafa yormaya devam ediyoruz.

Yine bu süre zarfında üç atölye çalışmamız oldu. Dört ay süren ilk atölye çalışmamızın yarı zamanını teorik bilgi ve feminizm tarihi ile besleyip üretim alanında nasıl farkındalık yaratabileceğimizi tartıştık. Ne var ki salgın sebebiyle ilk atölye çalışmamızın üretimi beklediğimiz şekilde geçmedi ve çalışmalarımızı paylaşamadık. 

İkinci atölye çalışmamız “Mekanın İnşası ve Toplumsal Cinsiyet” projemizi 16 Ekim-4 Kasım 2021 tarihlerinde İFSAK Galeri’de “İnşa:toplumsal/cinsiyet/mekân/beden” sergisi olarak izleyicilere sunduk. Sergi 4 Kasım 2021’de Eskişehir’deki OdaArt’ta  sanatseverlerle buluştu. Sergimizin dijital kitabına https://www.ifsak.org.tr/3d-flip-book/insa-toplumsal-cinsiyet-mekan-beden/ bağlantısından ulaşabilirsiniz. 

Üçüncü atölye sonunda ortaya çıkan çalışmalarımızı İFSAK Blog sitesinden okuyabilirsiniz https://www.ifsakblog.org/aile-albumleriyle-gorsel-konusmalar/

Kasım 2022 itibariyle de dördüncü atölye çalışmamıza başlamış bulunmaktayız. https://www.ifsak.org.tr/fotograf-atolyesi-kime-ait-bu-oda/

Kurucu ekibimiz Şiddetsizlik Merkezi’nin gönüllü desteğiyle Toplumsal Cinsiyet Farkındalık Atölyesine katıldı; sonraki dönemde aynı merkezle Şiddetsiz İletişim ile ilgili bir çalışma yaptık.  Varız Buradayız Platformu’nda aktif olarak yer alıyoruz. 

İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu olarak TCK 103 Çocuk Cinsel İstismar Affına Karşı Kadın Platformu’nda imzacı olarak yer aldık. İstanbul Sözleşmesi’ni de destekliyoruz 

Ekim 2019’dan beri @ifsak.ezberbozan instagram hesabımızda ve Mayıs 2021 itibariyle de @ifsakezberbozan olarak Facebook sayfamızda etkinliklerimize yer veriyor ve toplumsal cinsiyet alanındaki yayınları, kadın fotoğrafçıları ve yönetmenleri öne çıkarmaya çalışıyoruz.  Ocak 2021’den bu yana İFSAK Blog için içerik üretiyoruz. Simone de Beauvoir ve Susan Sontag ile beslenip derdimizi anlatmaya çalışıyoruz.

İFSAK üyesi ve hayatta olan 65 yaş üzeri kadın fotoğrafçıların fotoğraf deneyimlerini öğrenerek genç kuşak fotoğrafçılara aktarma amacıyla bir arşiv çalışmasına yoğunlaştık; 65 yaş üzeri kadınlardan  başlayarak fotoğraf ve fotoğrafçılıkla ilgili hikayelerin derlenmesini amaçlıyoruz.

Kullandığımız dilden başlayarak günlük hayatımızda karşılaştığımız -bazılarına göre küçük ve önemsiz- cinsiyet farklılığına dayalı eşitsizliklere dikkat çekerek farkındalık yaratabileceğimizi düşünüyoruz.

Eşit şartlara sahip olacağımız bir dünya temennisiyle…

0 yorum
1

Yorum Yapın