Anasayfa Editörün Seçtikleri Toprağa Umut Bağlayan Emekçiler

Toprağa Umut Bağlayan Emekçiler

, admin

FATOŞ ARMAĞAN – Mersin / Tarsus

Tarsus tarlalarının emekçi kadınları, gün ağarmadan evlerinden çıkıp, kendilerini tarlaya götürecek arabanın hareket ettiği noktaya geliyorlar. Kiminin evi buluşma yerine çok uzak. Kilometrelerce yürüyen bu kadınlar, cesaretlerini çocuklarının geleceklerine dair umutlarından alıyor.

Tarsus’taki kadın tarım işçilerinin büyük bölümü, farklı kentlerden geliyor. Kadın işçiler, kilometrelerce yol yürüyor, sabahın ilk ışıklarından, akşam saatlerine kadar çocukları için tarlalarda ter döküyor.

Elinin bir bölümün yanmasına rağmen çalışmak zorunda olan kadınlardan Remziye Demirkıran, eşiyle Diyarbakır’dan gelmiş. “Diyarbakır’dan buraya eşimle birlikte göç ettik. Orada kendi işimizle uğraşırken geçimimizi sağlayamadık. Burada da tarla işi dışında başka bir iş yapamadık” diyerek anlatıyor Tarsus’a geliş nedenlerini ve şöyle devam ediyor:

“Yaklaşık 30 yıldır bu işte çalışıyorum. Bakmam gereken bir annem ve iki çocuğum var. Biz kadınlar saati belli olmayan bu işte çalışıp hiç dinlenmeden eve gidip ev işlerini yapıyoruz. İş ayırt etmiyoruz. Hangi iş olursa olsun gidiyoruz. İş seçme gibi bir lüksümüz olmadığı gibi işimizin bir garantisi de yok. Bazen haftanın her günü tarlaya giderken bazen haftada sadece iki gün çalışıyoruz.”

30 yıllık emek

Emekçi kadınlardan, dokuz çocuk annesi Hanım Kutlu, “Eşim çalışmıyor, ben ise 30 yıldır tarlada çalışıyorum. Başka hiçbir gelirimiz yok. Çocuklarıma ben bakıyorum ve onların benim gibi bir hayat sürmelerini istemiyorum” diyor yaşamını özetlercesine ve şöyle devam ediyor:

Her mevsim işçileri zorluyor

“Tarla işi her mevsimde kadınları zorluyor ve çalışmalarına da engel oluyor. Yazın fazlasıyla sıcak. Tarla işine alışkın olmayan insanlar sıcaktan bayılma eşiğine kadar geliyor. Kışın ise hava soğuk, üşüyoruz. Yağmurdan dolayı tarlalar çamur oluyor. Bu da bizi fazlasıyla yoruyor. Yağmur yağdığı zaman da işe gitmiyoruz.”

Çok küçük yaşta evlenen ve çiftçiliğe eşinin tarlalarında çalışarak başlayan Esma Uyanık, Türkçe bilmiyor. Oğlunun eşi Türkan Uyanık anlatıyor onun yerine yaşamını:

“Annem, çok küçük yaşta ailesinin onu evlendirmesiyle birlikte tarla işinde de çalışmaya başladı. Eşinin ailesinin yanında bütün gün çalışıyor ve fazlasıyla yoruluyordu. Bu yüzden göç etmek zorunda kaldılar. 56 yıldır yaşadığı zorlukları hala tarlaya gelip çalışarak tekrardan yaşıyor.”

Türkan Uyanık da işçilerden biri aynı zamanda. “Eşim halde hamallık yapıyor. Çalışma saatlerimiz oldukça fazla olmasına rağmen emeğimizin karşılığını alamıyoruz” diye anlatıyor macerasını. İş bulmakta zorlandıklarını ifade eden Uyanık, “Suriye’den gelen insanlar bizden daha düşük fiyata çalışıyorlar. Bu yüzden bizler daha az çalışmaya, eşlerimiz de işlerinden ayrılmak zorunda kalmaya başladı. Beş çocuğum var. Suriye’den gelenler elbette bugünü düşünüyor. Biz çocuklarımızın geleceğini düşünüyoruz. Beş çocuğum var ve sabahın erken saatlerinde onların daha iyi bir yaşam sürmeleri için kalkıp burada çalışıyorum” diyor.

 “Yoksulluk olmayınca kafa rahat oluyor”

46 yaşındaki Hanım Aslan, “26 senedir tarlada çalışarak ömrümü tükettiğim bu meslek bize acımasız davranıyor. Her mevsimin zor olduğu, tatilimizin olmadığı bir meslek aslında bu. Kışın üşürken, yazın ise sıcak olmasına rağmen seraların altında çalışmak zorunda kalıyoruz. Bu yorgunluğumuzun üstüne evlerimize gidip bu sefer ev işleriyle uğraşıyoruz” diye anlatıyor. Şöyle devam ediyor:

 “Eşim benim gibi tarlada çalışıyor. Maddi durumumuz olsa bu işi asla yapmazdım. Tabii, yoksulluk olmayınca kafa rahat oluyor. Okuma yazma bilmiyorum. Okul yaşadığım köye çok uzaktı, hem uzak mesafeden hem de köy işlerini yapmaktan okula gidemedik. Bizim payımıza da küçük yaşta çalışmak düştü.”

“Nasıl toplandığını bilseler…”

20 yıldır tarla işinde çalışan Kadriye Savaş da şunları anlatıyor:

“20 yıl boyunca biber, patlıcan, fasulye, pırasa, marul, ıspanak, karnabahar, kayısı, üzüm ve nar toplamaya gittim. Daha öncesinde ise Adana’da pamuk topluyordum. Biz insanlar bir şeyin zorluğunu görmediğimiz zaman onu hor kullanmayı seviyoruz. İnsanlar yediğimiz içtiğimiz şeylerin zor şartlar altında toplanıldığını, biçildiğini görseler bize ve yedikleri içtikleri şeylere saygı duyarlardı. Şu an 60 yaşındayım, birkaç ay önce işi bıraktım. Yaşım artık bu mesleği kaldırmıyor. Ama tekrardan çalışmak zorunda kalırsam da tarla işinden başka çalışabileceğim bir iş yok.”

En büyük çocuğunu beş yaşındayken başkalarına emanet ederek işe gittiğini söyleyen 52 yaşındaki Medine Akbulut da, 35 yıldır bu işi yapmasının tek sebebinin iyi bir hayat sürmelerini istediği çocukları olduğunu dile getiriyor.

Akbulut, “Dört çocuğum var. Onlar küçükken hem çalıştım hem onlara baktım. Şimdi ise büyüdüler ben ise hala bu işi yapıyorum. Elinde belli bir miktar olmayınca kendi işini kuramıyorsun. Ne kadar da kendi işiniz daha kolay olsa da böyle bir imkân bulamadık. Biz de istemeden de olsa memleketlerimizi bırakıp burada yaşam mücadelesi vermeye başladık” diyor.


Oğlunu kaybetti

Tarla işi, tarla sahiplerini de zorluyor. Her mevsim farklı zorluklarla karşılaşan işçiler ve tarla
sahipleri, bu zorluklara göğüs germeye çalışıyor. Bu zorlu yaşam mücadelesinin içerisinde yer
alan Yahya Dölmi, çocukları için tarlada çalıştığını söyledi.

Tarsus’ta bir sebze tarlasının sahibi olan 55 yaşındaki Yahya Dölmi, aynı zamanda 20 yıldır tarlalarda çalışıyor. Dölmi, yaptığımız röportajdan beş gün sonra işçileri evine bırakmak için kullandığı traktörle 13 yaşındaki oğluna çarptı. Oğlu hayatını kaybetti.

Söyleşi sırasında, çocukları için çalıştığını anlatan Dölmi, babasına destek için lisede okulu bırakıp tarlada çalışmaya başladığını, daha sonra fabrikada işe girdiğini, buradan emekli olduktan sonra tarla işine geri döndüğünü anlattı. Çocuklarının okuması için büyük çabalar verdiğini aktaran Dölmi, onların tarlada işçi olmalarını istemediğini söyledi.

Dölmi, “Tek başıma olsaydım bu işle asla uğraşmazdım ama arkanızda bakmanız gereken bir aileniz olunca bir şeyi iki defa düşünmek zorunda kalıyorsunuz” dedi.

0 yorum
0

Yorum Yapın