Anasayfa Editörün Seçtikleri “Hayatta kalmaya, var olmaya çalışıyoruz”

“Hayatta kalmaya, var olmaya çalışıyoruz”

, admin

DİNDAR KARATAŞ – Eskişehir

Son zamanlarda LGBTİ+ yurttaşlar hedef gösteriliyor, sokak yürüyüşleri yasaklanıyor ve nefret söylemlerine maruz kalıyor. Eskişehir’de yapılması planlanan Onur Yürüyüşü öncesinde dağıtılan broşürlerdeki imzasız ölüm tehditleri, konunun ne kadar ciddi bir boyuta ulaştığını gösteren somut bir örnek oldu. Yapılan saldırılara ve yüzyüze kaldıkları ölüm tehditlerine tepki gösteren LGBTİ+ aktivisti Alim Atlı: “Hayatta kalmaya, var olmaya çalışıyoruz” diyerek yaşadıkları zorlukları iki kısa cümleyle özetledi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun LGBTİ+’lara “sapkın” dediği paylaşımı Twitter tarafından “nefret içerikli paylaşım” olarak etiketlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, LGBTİ+’ların “var olmadığını” iddia etti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun 6 Mart’ta, “Biz özgürlük ve hoşgörü gibi kavramların eşcinsellik propagandası için yozlaştırılmasına karşı çıkıyoruz. Biz eşcinsellik propagandasına karşı sessiz kalmayacağız” dedi. En son Saraçhane Meydanı’nda buluşan LGBTİ+ karşıtı birçok tarikat ve cemaat üyesi, iktidar temsilcilerinin söylem olarak sıklıkla gündemde tuttuğu “nefret”i bir anlamda eyleme dönüştürdü.

Eskişehir’de de Onur Haftası öncesi, üzerinde isim ve imza yer almayan nefret ve tehdit içeriği bulunan bir broşür dağıtıldı. Broşürde LGBTİ+’ların katledilmesi, recm edilmesi ve hatta yakılması çağrıları yer aldı. Yapılan suç duyurusunda ise aylar geçmesine rağmen tek bir ilerleme kaydedilmedi. LGBTİ+’ların hedef gösterildiği kentlerin başında gelen Eskişehir’de, Avukat Hasan Çayır ve LGBTİ+ aktivisti Alim Atlı ile kentte yaşanan çifte standartlı uygulamalar ve LGBTİ+lara yönelik saldırılar üzerine konuştuk. 

“Alenen suç işleniyor”

Eskişehir Barosu Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu üyesi olan Avukat Hasan Çayır, Eskişehir Valiliğinin Onur Yürüyüşü’nden önce 15 günlük “Eylem ve Etkinlik Yasağı” ilan ettiğini ve bununla yıllarca barışçıl yapılan Onur Yürüyüşü’ne izin verilmeyeceğini anladıklarını dile getirdi. Çayır, yasaklama kararı sürecinde LGBTİ+’ları hedef alan basın açıklamalarının yapıldığını ve alenen nefret suçunun işlendiğini söyledi. Onur Yürüyüşü’ne polisin sert müdahale etmesinin ise valiliğin ayrımcı tutumun göstergesi olduğunu belirten Çayır,  “Biz yasaklama kararının hukukiliğini tartışırken yürüyüşte polisin işkence ile gözaltına alması da, kolluğun konu LGBTİ+’lar olunca ne kadar umursamaz olduğunun bir kanıtı. Skolyozu olan ve bunu belirten bir aktivistin yere yatırılarak omuriliğine bastırıldı ve ters kelepçe yapılarak gözaltına alındı. Bir başka aktivist yerlerde sürüklendiği için diz kapakları yaralandı.  ‘Gel sana pansuman yapalım’ diyerek ekip otosuna bindirildi ve gözaltına alındı. Gözaltı işlemi sonrası alınan sağlık raporları da bunları kanıtlar nitelikte. Gözaltı sürecinde polis tarafından avukatlar da birçok hakarete maruz kaldı. Yürüyüş alanında komitenin avukatlarına da gerici bir grup tarafından fiziksel bir saldırı gerçekleşti. Bunları dağıtılan nefret broşürlerinden, LGBTİ+’lara uygulanan ayrımcılıktan azade düşünmek mümkün değil. Eskişehir’de LGBTİ+’ların öldürülmesi, recm edilmesi ve yakılması çağrıları yer alan imzasız broşürler dağıtıldı. Bununla ilgili suç duyurusunda bulunmamıza rağmen, hala bu nefret söylemleri içeren imzasız broşürleri insanlar çok rahat bir şekilde dağıtmaya devam ediyor” dedi.

“LGBTİ+’ların adalete erişim hakları ihlal ediliyor”

Tüm Türkiye’de LGBTİ+’lara yönelik ayrımcı politikaların sistematik bir hal aldığına dikkati çeken Çayır, yargının buna karşılık pasif bir tutum aldığını ve LGBTİ+’ların haklarının ihlal edildiğini vurguladı. Çayır sözlerini şöyle tamamladı: 

“Ne yazık ki yapılan suç duyurularında ve diğer başvurularda yargı mercileri ve resmi kurumlar etkili soruşturma yürütmeyerek, dosyaları takip etmeyip sürüncemede bırakarak ya da gerekçesiz olarak olumsuz cevaplar vererek siyasi iktidarın tutumunu  LGBTİ+’lara yansıtıyor. Bu sebeple  LGBTİ+’ların adalete erişim haklarının ihlal edildiğini, adalete güvenlerinin zedelendiğini görüyoruz.”

“Direnmeye devam ediyoruz”

LGBTİ+ aktivisti Alim Atlı ise şöyle içinde bulundukları koşulların yaşamlarını nasıl derinden etkilediğini ve kendilerini hukuksuzluğa mahkum ettiğini söyledi.

“Yakılmamız için çağrı yapıldı”

Atlı, “”Mayıs ayında Eskişehir’de yakılmamız için katliam çağrısı yapan broşürlerin akıbetini sorgulamayan devlet, Onur Yürüyüş ile alakalı yasaklama getirir mi diye kendimize sormadık.  Çünkü geleceğini aslında çok daha öncesinden tahmin edebiliyorduk. Son yıllarda devlet, medyasıyla, kolluk güçleriyle hatta İçişleri Bakanıyla LGBTİ+’lara savaş açmış durumda.  Fakat onlar ne kadar yasaklarsa yasaklasın bizler bu sene ‘Dönmeyiz’ temasıyla yürüyüşümüzü gerçekleştirdik” dedi.

“Krizin faturasını ödemeyeceğiz”

Atlı, “Yıllardır bizleri gettolara sığdıramayacaklarını ve ne kadar çabalarsa çabalasınlar başaramayacaklarını her fırsatta göstermeye devam etmekteyiz. Devlet biz LGBTİ+’lara savaş açtığı için sözde bazı muhafazakârların polis eskortluğunda basın açıklaması yapmalarına pek de şaşırmadım. Bizler yüz binler olup sokaklarda varoluşumuzu kriminalleştirmeye çalışan iktidarın önünde dimdik direndik. Direnmeye devam ediyoruz! Krizin derinleşen faturasını artık LGBTİ+’lar ödemeyecek. Biz eşit yurttaşlık mücadelesi bile veremiyoruz” diye konuştu. 

0 yorum
0

Yorum Yapın