DELAL MELTEM DEMİR – İstanbul
2022- 2023 yılı eğitim-öğretim döneminin açılmasıyla birlikte veliler de bütçelerine uygun servis arayışlarına başladılar. Okulların açılmasıyla birlikte servis fiyatlarına gelen zamlar dikkat çekmeye başladı. Gelen zamlardan hem velilerin hem de servisçilerin etkilendiği, öğrencilerin ise mağdur hale geldiği ortada.
İBB UKOME’nin Ağustos ayı toplantısında, okul ve personel servis ücretlerine son 4 aydaki asgari ücret ve enflasyon ortalamasına tekabül eden yüzde 19,2 oranında zam yapılması kararlaştırıldı. Verilen kararın ardından gelen zamlar hem velileri hem de servis yetkililerini düşündürmeye başladı. Ekonomik sıkıntılarla boğuşan velilerden E. Derin, zamlardan olumsuz etkilendiğini, çocuklarına gereken ulaşım imkânını sunamadığını şu sözlerle aktardı:
“2 çocuğum var. Kızım liseye, toplu taşıma aracı ile gidiyor. Çünkü oğlumun yaşı küçük, ikisini birden servise yazdıramadım. Servis fiyatları bizleri her geçen yıl daha da zorluyor. Zaten asgari ücretle çalışan biriyim, eşim de sağlık sorunlarından dolayı çalışamıyor. Yani anlayacağınız asgari ücretle çalışıp, hem ev geçindirmek hem de artan zamlardan sonra 2 öğrenciyi servise yazdırmak imkânsız hale geldi. Mesela oğlum ilkokula gidiyor. Evimizle okul arasında 1.100 kilometrelik bir mesafe var ve bunun karşılığında bizden istenen tutar rehber personel ücretiyle birlikte aylık 1000 TL. Kızımın okuduğu lise ile aramızda yaklaşık 4 kilometrelik mesafe var ve aylık 800 TL istendi. İkisini birden karşılayamadığım için de kızımı servise yazdıramadım.”
Derin sözlerinde, zamların aileler ve çocuklar düşünülerek, imkânlar göz önünde bulundurularak yapılmasını rica etti.
Servis ücretlerine gelen zamlardan hem servisçiler hem de veliler olumsuz etkilendi
15 yıldır okul servis şoförlüğü yapmakta olan H. Ergül, servise olan taleplerde düşüş olduğunu belirterek sözlerine “Gönderen veliler de 2 kere düşünüp zorunda oldukları takdirde servisle gönderiyor. Aslında haklılar da. Fiyatlar geçen yıllara göre 19,21 zamlı, ama bizim açımızdan bakıldığında da kazancımıza göre ilerlemiyor. Son bir yıl içinde ana gider, 7 TL olan benzin 28 TL olmuş, araç bakımı ve lastik fiyatlarına gelen artışlara hiç girmiyorum bile” şeklinde devam etti. Ergül, aslında iki tarafın da mağdur bir durumda kaldığını söyledi.
Gün içinde 3 bazen 4 farklı okulun servis şoförlüğünü yaptığını, günün maliyetini ancak çıkardığını belirten Ergül, servisçilerin sorunları hakkında “Çalıştığımız firmalardan hak ettiklerimizi alamıyoruz. Alamadığımız gibi ödemeler de gününde yapılmıyor. Kazandığımız paranın çok az olması sebebiyle hiçbir zaman borçtan kurtulamıyoruz” dedi.
İstanbul’da 10 yıldır servis şoförlüğü yapmakta olan S. Özcan, servisçilerin artan maliyetlerden olumsuz etkilendiklerini belirtti ve sözlerine ” Maalesef ki yakıt, kasko, yedek parça, bakım, şoför maliyetleri, bununla beraber maaş ve sigorta maliyetleri çok çok fazla arttı. Sıfır araçların fiyatları çok fazla yükseldi ve araç değişimi artık çok zorlaştı. Sarf malzemelerin fiyatı bile ateş pahası olmuş durumda. Lastik bile neredeyse %400-%500 zamlandı. Önceden lastik fiyatları 600 TL civarındaydı. Şimdi Çin malı lastiklerin fiyatları 1750 TL, daha kalitelileri ise 2000 – 2250- 2759 TL bandında ilerliyor. Pandemide kaza riski eksilere düşmesine rağmen trafik ve kasko sigortalarımızın pandemi nedeniyle %30 zamlandı. Bu yıl ise ekonomik kriz gerekçesiyle %100 zamlandı” diyerek devam etti.
“Okul servislerine gelen zamlar esnafa yansımıyor”
Servis ücretlerine gelen zamların maliyetleri karşılamaya etmediğini belirten Özcan, “Servis ücretleri konusunda UKOME karar veriyor. Karar mercii burası tabii ki. Bununla beraber bu tarifelerden memnun olan da var, memnun olmayan da var. Fakat tabii ki şu anki şartlar altında gelen zamlar firmalar tarafından çalışan araçlara, tedarikçilere birebir yansıtılmadığı için bu konuda taşeron olan yani tedarikçi diye saydığımız bizler ve arkadaşlarımız mağdur olabiliyoruz. Zamlar bize az gelirken, okul servisleri için konuşmak gerekirse velilere fazla gelebiliyor. Bu göreceli bir kavram tabii ki, ama şu konjonktürde bence maliyetlerimize nazaran zamlar çok ve çok az kalıyor. Personel servislerinde ise kaderiniz tamamen proje sorumlusunun iki dudağı arasında. İş bırakmak isterseniz bıraktırmazlar, ama onlar istediği zaman işinize son verirler” dedi.
Okul servisi mi yoksa personel servisi mi?
Okul servisi mi, pesonel servisi mi diye sorulunca S.Özcan “Okul servisleri hakkında şöyle bir şey söyleyebilirim; şu an için gözüken net bir araç eksikliği var. Maliyetler çok yüksek, gelen zamlar az olduğu için, insanlar artık 12 ay süren aylık getirisi daha yüksek personel servisine yöneldiği için, okullar genel olarak tabii ki bu konuda biraz daha geride kalıyor. Yani okulların talepleri yüksek, fakat okul servisi çeken araçlar az olduğu için bu konuda sıkıntı yaşandığını düşünüyorum. Firmaların aldığı parayla tedarikçiye verdiği para arasında uçurum olunca insanlar da bazen okul servisi çekmemeyi tercih edebiliyor. Çünkü sorumluluğu çok fazla. Velisi, okul sorunları, okul müdürleri, öğretmenler ve öğrencinin de kendi sorumluluğu yüklenince biraz zor olabiliyor. Ben şahsen bu konular yüzünden okul servisi çekmeyi tercih etmiyorum ve düşünmüyorum da.” diyerek düşüncelerini aktardı.
“Servisçilerin ya da servis şirketlerinin mafyavari bir tekelleşme yapısı olduğu söyleniyor, bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sorduğumuzda ise, “Her yerde olduğu gibi bu durumu da suistimal eden kişiler ve topluluklar olabiliyor tabii ki. Ama %99 oranında her şey gayet resmi ve legal ilerlemekte, metropol şehirlerde bu tarz şeylerin olabileceğini düşünmüyorum” şeklinde yanıtladı.
Servis şoförlerinin sabıka kaydı ve psikolojik testlerden geçirilmesi konusunda ise sürecin devam ettiğini belirterek “Psikoteknik dediğimiz bir belge alıyoruz ve bunun için yaklaşık bir buçuk saat süren testlerden geçiyoruz. Hem refleks hem sabır hem tepkime, psikolojik direnç… Bunlar test edilip ona göre belge alıyoruz ve bundan sonra da madde bağımlılığı, alkol bağımlılığı ile alakalı bir evrak alıp bu şekilde şoförlük başvurusu yapabiliyorsunuz. Sabıka kaydı da bunun tabii ki bir detayı. Her işte olduğu gibi burada da bizim yaptığımız bu. Mesleğin kötü gözükmesine sebep olan insanlar oluyor tabii ki, ama bunları içimizde barındırmayarak bir şekilde önlem almaya çalışıyoruz”dedi.
Gün içerisinde 4 farklı firmaya servis çekerek kazançlarının yeterli geldiğini belirten Özcan, “Çok farklılık gösterebilen bir durum. Benim yaklaşık 4 farklı firmaya gün içine çektiğim servisim var. Sabah 5.15 gibi başlayıp 9.00’a kadar süren bir serüven sonrasında, öğlen 13.30 gibi başlayıp akşam 19.00’a kadar süren bir süreç. Sonrasında ise 22.30’dan başlayıp gece 1.00-1.30’a kadar süren tekrar bir koşturmaca var. Aslına bakarsanız bu şekilde çalışmazsak maalesef kazancımız yeterli gelmiyor. Çok yoğun, çok sık çalışmak zorundayız. Trafikten dolayı da gün içinde gidebildiğimiz işler az olduğu için, gece işlerine rağbet biraz daha arttı” diyerek içinde bulunduğu durumu aktardı.