Anasayfa Çevre “Yurtdışından gelen çöplerin bir bölümü Mersin’de”

“Yurtdışından gelen çöplerin bir bölümü Mersin’de”

, admin

MAHSUN KILIÇ – Mersin

2022 yılının başında Dünya Ekonomi Forumu’nun (WEF) hazırladığı Küresel Riskler Raporu’na göre dünyayı 10 yılda bekleyen doğal tehlikeler; iklim değişikliği, biyoçeşitliliğin kaybolması, bulaşıcı hastalıklar, doğal kaynak krizleri, aşırı hava koşulları olarak belirtiliyor. Mersin Çevre ve Doğa Derneği Başkanı Sabahat Aslan, küresel sorunların yansıdığı kentlerden Mersin’de yürüttükleri çevre mücadelesini aktarırken, “Kirli teknolojiler ülkemize transfer ediliyor. Doğamıza zarar veren kirli teknolojilerle üretilen tesislerle mücadele ederken, Mersin halkının da bizlerle birlikte mücadele etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gelişmiş ülkelerin imha edemediği atığı biz nasıl edelim” dedi.

Mersin Çevre ve Doğa Derneği bir grup gönüllü aktivist tarafından 2014 yılında kuruldu. Dernek, taş ocakları, nükleer santraller ve atık tesisleri gibi Mersin’in doğasına zarar veren bütün etkinlik ve kuruluşlarla mücadele ediyor. Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan derneğin kuruluş amacını şu sözlerle anlattı:

“Önceleri sokak çocuklarına yönelik dernek kurduk. Çocukların sorun ve sıkıntılarına yönelik çalışmalara başladıktan sonra 2000 yılında Akkuyu Nükleer Santrali’nin kurulacağı haberini alınca çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla beraber Nükleer Karşıtı Platforma katıldıktan sonra bizlere yönetimde söz hakkı tanınındı. Makine mühendisi olduğum için 2006 yılında Nükleer Karşıtı Platformun sözcülüğüne getirildim. Akkuyu’ya karşı mücadele ederken aynı zamanda çimento fabrikalarının kurulduğunu ve termik santrallerinin yapıldığını öğrendik. Akdere ve Yeşilovacık hattından Akkuyu’ya kadar 5 termik santral kurulacaktı. Ancak bölge halkıyla beraber mücadele ederek engel olduk. Nükleer Karşıtı Platformun sözcüsü olarak bunları yaptığımız için tepkiler aldık. ‘Akkuyu’ya karşı mücadele etmemiz gerekiyorken sizler HES’ler ve diğer şeyler için mücadele ediyorsunuz’ denildi. Bizler bölgemize karşı ciddi saldırılar olduğunu görünce bir grup arkadaşla beraber Mersin Çevre ve Doğa Derneğini kurduk.”

“Tersane yapımına karşı 15 yıl süren mücadeleyi kazandık”

Derneğin kuruluşundan sonra Mersin’in doğası için mücadele ettiklerini ve önemli kazanımlar elde ettiklerini ifade eden Aslan, “Derneğimizi kurduktan sonra Tarsus Boğazpınarı’nda yapılması istenen HES’e karşı mücadele ettik ve kazandık. Aynı şekilde yapılması planlanan Taşucu tersanesine karşı verilen mücadeleye dernek olarak destek verdik ve 15 yıldan fazla süren mücadeleyi kazandık. Bu kazanımların yanında hukuken kaybettiğimiz davalar da oldu. Mesela 6-7 yıldır Anamur ve Silifke sahillerine kadar yapılması istenen balık çiftliklerine karşı verdiğimiz mücadeleyi hukuken kaybettik. Burada elde ettiğimiz kazanımlar ise Anamur ve Aydıncık’ta balık çiftlerinin yapımına izin verilmemesi oldu” diye konuştu.

“Derneğimiz taş ocaklarına karşı mücadele ediyor”

Mersin Liman Genişleme Projesi kapsamında 5 mahallede taş ocağı yapılma planı olduğunu söyleyen Aslan, “Atatürk Parkında Liman Genişleme Projesi için çıkarılmak istenen taşlar Hamzabeyli, Çukurkeşlik, Hacgediği, Turunçlu ve Değirmençay mahallerinde çıkarılmak isteniyor ancak derneğimiz taş ocaklarına karşı mücadele veriyor. Bazı mahallelerinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporları inceleme aşamasında olup yakın tarihte çıkacağını düşüyoruz. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla beraber Mersin Çevre Platformu bünyesinde Mersin Liman Genişleme Projesine karşı mücadele ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“Atıklar ormanlık alanlara atılıyor”

Türkiye’nin gündemini meşgul etmiş olan yurt dışından gelen çöplere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Aslan, “Mersin Limanı’na gelen çöplerin sadece Adana’ya gittiğini düşünüyorduk ancak hemen yakınımızda Toroslar ilçesinde bulunan Yalınayak mahallesinde atık tesislerinin kurulduğunu öğrendik. Atıklar ormanlık alanlara atılıyor. İmha edilmek istenen atık tesislerinin birçoğu Yalınayak mahallesinde bulunuyor” dedi

“Teknolojileri gelişmiş ülkeler atıkları imha edemiyorken biz nasıl imha edelim”

Yerel halkın bu durumundan rahatsızlık duyduğunu belirten Aslan, “Bölge halkıyla beraber panel düzenleyerek durumu halka anlatmaya çalıştık. Mahallede çalışma yürütmek isteyen 30 işletmenin ruhsatının olup olmadığı, ne iş yaptıklarına dair bilgi almak için CİMER’e yazdık. Bunu öğrendikten sonra dava açmayı düşünüyoruz ancak ticari sır diye bilgi verilmeyebileceğini düşünüyoruz. Yurt dışından çöplerini aldığımız ülkeler gelişmiş teknolojilerine rağmen atıkları imha edemiyorken biz gelişmekte olan ülke olarak bunları imha edemeyiz ve doğamız çok olumsuz etkilenir bu durumda” diye konuştu.

“Halkın karşı çıktığı yatırımların geri çekilmesi gerekiyor”

ÇED raporlarının bölgede yaşayan insanların katılımıyla birlikte alınmasının gerektiğini söyleyen Aslan, “İşletmeler kurulduğu zaman ÇED raporu almalarına gerek yok. ÇED raporu için bölgede yaşayanlar için katılım toplantısı yaparak halkın bilgilendirilmesi gerekiyor. Halkın karşı çıktığı yatırımların geri çekilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Doğu Akdeniz sermaye sahiplerinin yoğun saldırısı altında”

 Aslan, doğa tahribatlarının sadece Mersin’le sınırlı olmadığını Doğu Akdeniz’in tümünde yaygınlaştığını söylüyor. Kirli teknolojilerin ülkeye transfer edildiğini söyleyen Arslan,  “Plastik geri dönüşüm, taş ocakları, polipropilen, petro kimya ve Akkuyu Nükleer tesisleri kuruluyor. Özellikle bunlar Mersin’e yapılıyor. Mesela çimento fabrikalarına yatırım çok fazla olduğu için taş ocaklarını her yere kurmaya çalışıyorlar. Bu ocaklar yapılırken dağlarımızı yok ediyorlar. Marmara ve Ege Bölgesi artık tıkandığı için Doğu Akdeniz bölgesi sermaye sahipleri tarafından yoğun saldırı altındadır” diye konuştu.

“Çevre festivali düzenleyeceğiz”

Küresel iklim krizinin varlığına işaret eden Aslan, “Küresel iklim krizi artık kapıda değil, odalarımızın içerisine girmiş durumda. Kasım ayına girmek üzereyiz henüz yağmur yağmadı. Susuzluk, gıda krizi, hastalıklar kapıda. Bunlara dair ülke genelinde önlemler alınması gerekiyor. Dernek bünyesinde çevre festivali düzenleyeceğiz. Yaşanan krizlerinin kentimize nasıl zarar verdiğini halka anlatmaya çalışacağız” diye konuştu.

“Oturduğumuz yerden çocuklara temiz bir doğa bırakamayız”

Dünyanın çoğu yerinde toprağın korunmasının kamusal hak olduğu söyleyen Aslan, “Herkesin topraklarını korumada sorumluluğu vardır ve bu kamusal bir görevdir. Özellikle burada belediyelerin tarım topraklarını ve ormanlık alanları ranta açmamaları gerekiyor. Ormanlık alanlarımıza önem verilmesi gerekiyor. Mersin’i yeşillendirmek için ormanlık alanlara ihtiyacımız var. Buradan halkımıza çağrıda bulunmak istiyorum: Çocuklarımızın geleceği için herkes el vermeli, oturduğumuz yerden çocuklarımıza temiz bir doğa ve gelecek bırakamayız” diye konuştu.

Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan. Fotoğraf: Mahsun Kılıç.

0 yorum
6

Yorum Yapın