Anasayfa Dünyadan Saklı Hikâyeler Taşı toprağı altın İstanbul’un altından değerli hazineleri: İstanbul ve mandaları

Taşı toprağı altın İstanbul’un altından değerli hazineleri: İstanbul ve mandaları

, admin

ZEYNEP YILMAZOĞLU – İstanbul

17. İstanbul Bienali’nin en ilginç projelerinden biri, sayıları hızla azalan İstanbul mandalarına dikkat çeken Çamuralem (Wallowland) idi. Aslında bir galeri olan Büyükdere 35, bu proje için, manda ürünlerinin de satıldığı bir muhallebici dükkânına dönüştürülüyor. Dönemin önemli çevresel sorunlarını irdelemek için yiyecekleri bir yöntem olarak kullanan Cooking Sections’ın Bienal’e özel hazırladığı proje, şehrin etrafında bulunan ve yok olma tehlikesi altındaki sulak alanlara, bu alanların yok olmasının İstanbul’un mandaları üzerindeki etkilerine odaklanıyor. Proje kapsamında, yılın farklı zamanlarında mandalara ve onların etrafındaki farklı türlerin beslenme ve büyüme biçimlerine dair kapsamlı bir araştırma yürüten sığırtmaçlar, biyologlar, çevreciler, korumacılar, etnomüzikologlar ve birçok başka kişiyle işbirliği yapılıyor. Muhallebici dükkânı, Bulgarca, Arapça, Rumca, Kürtçe, Ermenice ve Türkçe türkü sözleri yazılmış aynalarla kaplı. Bu topraklarda konuşulan her dilde üretilen türkülerde mandanın yeri var. Ama mandaların hayatlarımızda artık yeri yok galiba…

Ağaçlı Köyü çok etkileyici

Ben İstanbul’un mandalarıyla yaklaşık beş sene önce tanıştım. Yeni havalimanı ve Kuzey Marmara Otoyolu projelerinin çevreye vereceği tahribatı belgelemek için üyesi olduğum İFSAK (Fotoğraf Derneği) bir çalışma yürütüyordu. Bu çalışmaya dahil olduğumda tahribat oldukça ilerlemişti. Doğma büyüme İstanbullu olmama ve hayatımın büyük kısmını İstanbul’da geçirmeme rağmen projeden etkilenen Karadeniz kıyısındaki Çiftalan, Ağaçlı, Tayakadın köylerinin çoğunu bilmiyordum. Beni en çok etkileyen yer Ağaçlı köyü oldu.

İnşaat hafriyatları köylere kalıcı zarar veriyor

Göktürk’ten yönünüzü Karadeniz kıyılarına doğru çevirdiğinizde, hafriyat kamyonlarıyla yolculuğunuz başlıyor. Hem Kuzey Marmara Otoyolu ve yeni havalimanı inşaatı hem de kentsel dönüşüm sebebiyle çıkan hafriyat malzemelerinin Karadeniz sahiline dökülmesi bu köylere kalıcı zararlar veriyordu. Planlaması iyi yapılmamış her inşaat projesi gibi havalimanı ve otoyol projeleri de hayvan ve insan habitatını yok ediyordu.  İstanbul’un manda ürünleri ihtiyaçlarını karşılayan bu köyler yıkıma uğramış, mandalar yaşam alanlarından koparılmıştı. Burada yaşayan insanlarla konuştuğumuzda arazilerinden çıkmaları için teklif geldiğini, ancak senelerdir burada hayvancılık yaptıklarını ve başka nereye gideceklerini bilmediklerini anlatmışlardı.

Kentleşmenin yarattığı tahribat manda yetiştiriciliğini olumsuz etkiliyor

İstanbul Manda Yetiştiricileri Birliği verilerine göre, 2016 yılında İstanbul manda süt üretiminde birinci sırada iken, günümüzde meraların azalması, mandaların da azalmasına neden oluyor. Kentleşen İstanbul’da hayvancılığı düşünemediğimizden, pek çoğumuz için bu bilgi oldukça şaşırtıcı. Günümüzde Samsun ve Düzce’de de manda yetiştiriciliği için teşvik çalışmaları bulunuyor. Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi  hocalarınca yayımlanan “Türkiye’deki Manda Varlığı ile Süt Üretim Miktarlarındaki Değişimlerin Son Dönemlerinin Analizi” makalesine göre manda, çok büyük oranda Asya kıtasında bulunan, sütünden, derisinden, etinden, boynuzundan ve iş gücünden faydalanılan, farklı çevresel koşullarda yaşayabilen, yem seçiciliği olmayan, düşük kaliteli ve kaba yemleri tüketebilen bir hayvandır. Türkiye’de manda yetiştiriciliği belirli bölgelerde yoğunlaşmış olup, ağırlıklı olarak sütünden ve etinden faydalanmak üzere, daha çok küçük aile işletmelerinde yetiştirilmektedir. Manda sütü vitamin, mineral ve protein yönünden zengin olup, düşük laktoz oranına sahip olması nedeniyle de, sağlık açısından antibiyotik gibi etkili, bağışıklık sistemini güçlendiren, besleyici ve tercih edilen bir besin kaynağıdır. Manda sütü peynir, yoğurt, kaymak, dondurma gibi ürünlerin elde edilmesinde kullanılan doğal bir antioksidan kaynağı olup, özellikle çocuklar ve yaşlılar başta olmak üzere, tüm yaş gruplarında tercih edilerek kullanılmakta, sütteki yüksek yağ içeriği dolayısıyla iyi duyusal özellikler barındırabilmektedir. İtalya’nın dünyaca ünlü Mozzarella peynirinin en önemli özelliği, manda sütünden üretilmiş olmasıdır. Bağışıklık sistemini güçlendiren, vücuda gerekli kalsiyum ve protein ihtiyacını sağlayan, kalbi koruyan, cilt hücrelerini yenileyen manda sütü altın değil de nedir sizce?

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesince yayımlanan bir makaleye göre mandalar sığıra göre daha az ter bezi içerdiklerinden, yaşadığı yerde mutlak surette su birikintisi ya da göle gereksinim duyarlar ve doğal ortamlarında, meralarda beslenirler. İstanbul mandalarının meraları betona teslim edildiğinden beri maalesef otlayacak alan bulamıyorlar. Bu sadece mandaların geleceği açısından bir tehdit değil,  o bölgedeki ekosistem için de bir tehlike oluşturuyor. Manda gübreleriyle beslenen otlar ve bu otlarla beslenen diğer canlılar tüm bu düzen içinde bir yere oturmuş durumda. Zincirden ayrılan bir halka, tüm zincirin dengesini bozuyor. 

Peki canlıları yerlerinden eden doğa kanunu mu insan kararları mı?

Cooking Sections projesi devam edecek

Bienal bu sene tek bir tema etrafında derdini anlatmaktan ziyade farklı konulara, tek bir amaç için odaklanıyor. Yok olmasına sebep olduğumuz dünyada yok ettiklerimizi gelecek nesillere bırakabilecek ve sürdürülebilirliği sağlayabilecek miyiz?

Gelecek üç yıl boyunca devam edecek Coooking Sections projesi ve manda festivalleri sayesinde uzun vadeli araştırmalar yapılacak ve mandaların yaşam döngüsü daha derinlikli olarak incelenebilecek. Ben keyifle manda sütlacımı yerken gelecek senenin festivaline katılmaya kendi adıma söz verdim. 

Kaynaklar: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/853678

https://www.tarimtv.gov.tr/tr/video-detay/istanbul-manda-sutu-uretiminin-7838

https://www.ntv.com.tr/galeri/turkiye/turkiyenin-bircok-yerinde-yok-en-cok-manda-istanbulda,vu9BqXlQ0EegEzVWHa9EgQ/yVyHjTvw3U6VcqOJPIchrA

0 yorum
3

Yorum Yapın