Anasayfa Çalışma Hayatı Kadın gazeteciler erkek gazetecilerden daha çok troll saldırısına uğruyor

Kadın gazeteciler erkek gazetecilerden daha çok troll saldırısına uğruyor

, admin

MERVE TUR – İstanbul

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu’nun (CFWIJ) araştırmasına göre, 2022 yılında gazeteci kadınların internette organize troll saldırılarına en çok maruz kaldığı ülke Kanada oldu. Kanada’yı Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) izledi. 

CFWIJ’in araştırmasına göre, “Ocak 2022’den bu yana en az 79 kadın gazeteci yasal tacize maruz kaldı. 77 kadın muhabir, çoğu polis tarafından sahada fiziksel saldırıya uğradı. Düzenlenen troll kampanyalarıyla en az 49 kadın gazeteci hedef alındı.”

Türkiye’de de özellikle sosyal medyayı aktif kullanan kadın gazeteciler, her gün yoğun bir şekilde troll saldırılarıyla karşılaşıyor.

Troll saldırılarına maruz kalan gazeteci Canan Kaya ve Eylem Emel Yılmaz, yaşadıkları şiddetin boyutunu ve alınabilecek önlemleri Gazeteciler Platformu’na anlattı.

İstisnasız her gün troll saldırısıyla karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Canan Kaya deneyimlerini şöyle anlattı: “Yaklaşık 6-7 yıldır devam ediyor. Öncesinde bu kadar yoğun değildi. Son 1 yıldır ise çok artmış durumda. Sadece bana değil diğer meslektaşlarıma da son 1 yıl içerisinde bu saldırıların arttığını görüyoruz. Kadın gazetecilere yönelik troll saldırıları daha fazla ve yıkıcı olabiliyor. Çünkü erkek gazetecilere saldırılar ya küfür ya da hakaretle oluyor. Ama kadın gazetecilere ise daha geniş çerçevede küfür, hakaret ve ölüm tehditlerinin yanı sıra tecavüz tehditleri de oluyor.”

“Kamuoyu oluşturulmalı”

Kaya, alınabilecek önlemlerle ilgili kamuoyu oluşturmanın önemini vurguladı ve önerilerini şöyle sıraladı: “Birçoğunu engelleyebiliriz ya da mahkemeye verebiliriz. Ama çoğunluğu bulunamıyor çünkü genellikle anonim hesaplardan tehditler geliyor. Bu kişileri bulup tespit etmek ise mahkemelerce uzun sürüyor. Benim seçtiğim yol ise, bu durumla mücadele etmek adına kamuoyu oluşturmaya çalışıyorum. Bu duruma karşı susup görmezden gelmiyorum aksine paylaşıyorum. Bu troll saldırıları aslında ekipler tarafından düzenleniyor. Bireysel hareket etmiyorlar, planlı ve sistematik bir şekilde birkaç merkezden yürütülen troll gruplarından bahsedebilirim.”

“Troll saldırıları organize bir şekilde yürütülüyor”

Kaya, çevrimiçi tacize karşı hiçbir şekilde utanmamaları gerektiğinin altını çizerek sözlerine şöyle devam etti: “Bir cinsel istismar olayında ‘tarikatlar kapatılsın’ dendiğinde bu troll grubu oluşturulmaya çalışılan kamuoyunu bastırmak için organize olarak bunu söyleyen ve yayan kişilere özellikle gazetecilere saldırı gerçekleştiriyorlar. Birçok kişi bu saldırıları umursamamamız gerektiğini, engelleyip geçmemizin daha sağlıklı olduğunu söylüyor. Ama bu saldırılar birkaç kişi tarafından yapılmıyor, bu yüzden de mücadele etmek için yapmamız gereken kamuoyu oluşturup dayanışmak ve utanmamak. Bana genellikle küfür içerikli hakaretler geliyor. Bu hakaretler de günlük hayatta karşılaşmadığımız kullanmadığımız ifadelerden oluşuyor. Dolayısıyla kişi bunları paylaşma konusunda utanabiliyor. Ama utanması gereken kişiler bizler değil o küfürleri yazan kişiler olduğunu unutmamamız lazım.” 

“Troll saldırıları psikolojimizi bozuyor”

Troll saldırılarının düzenli ve sistematik bir şekilde yapılmasının gazetecilerin ruh halini de etkilediğini hatırlatan Kaya, trollerin esas olarak gündelik hayatlarında gazetecileri endişeye sevk ettiğini ve çoğu durumda da bunu başardıklarını anlattı. Troll saldırılarının tek seferlik gelip geçen bir durum olmadığını, sistematik saldırılar şeklinde devam ettiğini anlatan Kaya, bu sistematik hale gelen saldırılarla ancak aynı saldırılara maruz kalanlarla dayanışma ve bu saldırıları yapanları da ifşa ederek başa çıkılabileceğine dikkat çekti. Bu süreçte kamuoyunun tepkisinin çok önemli olduğuna da vurgu yapan Kaya, hukuk sisteminin de iyi işlemesinin bu saldırılarla mücadelede hayati önemde olduğunu dile getirdi. 

“En kolay hedef gazeteci”

Troll saldırılarının kadın gazetecilere yöneldiği zaman daha şiddetli olduğuna dikkat çeken Eylem Emel Yılmaz, genellikle Kürt sorunu üzerine haber yaptığı zaman bu saldırıların daha da yoğunlaştığını şöyle anlatıyor: “Diyarbakır’dayken fiziken tehdit edilmemden kısa bir süre sonra sosyal medyada hedef gösterildim. İki milyona yakın takipçisi olan ve hükümete yakın bir hesaptı. Yaptığınız haberlerle birilerinin bam teline basmış oluyorsunuz. Dayatılan ‘bilgi’ yerine, gerçeği birebir yaşayanlarla aktarıyor ve yaratılmak istenen kutuplaşmanın dışına çıkarıyorsunuz. Görülmesini ve duyulmasını istemediklerini görünür kılmanız da işlerine gelmiyor. Bu da ‘oyun kurucuları’ rahatsız ediyor. O zaman da devreye sizi bir şekilde susturma arayışları giriyor. En kolay hedef gazeteci oluyor. Bu gazeteci eğer kadınsa saldırıları daha şiddetli oluyor. Çünkü doğrudan kimliğiniz hedef oluyor.”

“Numaram ‘flört’ sitelerinde paylaşıldı”

Kadın gazetecilerin en sık aldıkları tehdidin, tecavüz olduğuna dikkat çeken Yılmaz, telefon numarasının filört sitelerinde bile paylaşıldığını şöyle anlatıyor: “Aktif gazetecilik yaptığım süre içerisinde troll saldırılarından biri, Rusya’ya ait bir ‘flört’ sitesinde numaramın paylaşılmasıyla oldu. Mesaj atanlara numaramı nereden bulduklarını sorduğumda öğrendim. Bu tacizi ancak sosyal medyadan dava edeceğimi duyurunca durdurabildim. Bir kişi halen farklı numaralardan beni taciz etmeyi sürdürüyor. Aynı yerden mi bilemiyorum, ama korkuyorum. Kendi tecrübelerim ve meslektaşlarımdan edindiğim bilgilerden şu tehdidi almayan yok diyebilirim: Tecavüz. Bu en sık duyduğumuz, okuduğumuz tehdittir.”

“Mesleki dayanışma çok önemli”

Bireysel olarak alınabilecek önlemlerin kısıtlı olduğunu dile getiren Yılmaz, hukuki süreçlerin işletilmesinin bu süreçte çok zor olduğunu trollerle mücadele etmenin en iyi yolunun kamuoyu baskısı ve mesleki dayanışmadan geçtiğini şöyle anlatıyor: “Ne kadar gerçek ne kadar gerçek dışı olduğunu bilemediğiniz bir süreçten bahsediyoruz. Dolayısıyla her birini savcılığa vermek bir çözüm olamıyor. İfşa etmek ilk çözüm. Kim olduğunu, ne yazdığını direkt sosyal medyadan ifşa etmek en azından durmalarını sağlayabiliyor. Mesleki dayanışma da çok etkili oluyor. Beni taciz eden sapık her kimse, bunu sosyal medyadan duyurmamdan sonra birçok medya kuruluşu, basın örgütleri, meslektaşlarım dayanışma gösterdiğinde o sapık ortadan kaybolmuştu ancak şimdi yeniden ortaya çıktı. Bu durumda da savcılığa suç duyurusu şart oldu. Meslek örgütleri, gazetecilere hukuki haklarını ve bunu nasıl kullanabilecekleri konusunda bilgi vermeli ve yanlarında olmalı. Ne yazık ki burada çok aktif bir çalışma olmuyor.”

“Gazetecilikte her zaman üzerine gitmek en güzeli”

Kişisel endişe ve korkularla gazetecilik mesleğinin yerine getirilmesinin olanaksız olduğunun da altını çizen Yılmaz, gazetecilerin değil, bu trol saldırıları birileri adına düzenleyenlerin korkması gerektiğine dikkat çekiyor.

Kadın Gazeteciler İçin Güvenlik El Kitabı

Uluslararası Kadın Radyo ve Televizyon Çalışanları Derneği (IAWRT) tarafından yayımlanan “Kadın Gazeteciler İçin Güvenlik El Kitabı” adlı kitapta yer alan “Çevrimiçi Taciz” bölümünde kadın gazetecilere karşı yapılan troll saldırılarının özgür medya için bir tehdit oluşturduğunun üzerinde duruluyor: “Birçok kadın gazeteci, saldırılar sonrasında ele almayı seçtikleri konuları yeniden değerlendirebilir. Bu tür saldırılar, bu şekilde özgür medya ve bir bütün olarak toplum için bir tehdit oluşturuyor.”

Bu tacizlerin toplumsal cinsiyet kaynaklı olduğunun altı da şu ifadelerle çiziliyor: “Çevrimiçi taciz toplumsal cinsiyet temellidir; 2014’te Birleşik Krallık’taki düşünce kuruluşu Demos tarafından yürütülen bir araştırma, Twitter’da kadın gazetecilerin erkek gazetecilere göre yaklaşık üç kat daha fazla tacize uğradığını tespit etmiştir.”

Dünyada kadın gazetecilerin bu saldırılara karşı önlem almaları ise şöyle başladı: “IWMF ve Küresel Editörler Ağı gibi uluslararası kuruluşlar, çevrimiçi tacize karşı kampanyalar başlattı. Bir Twitter kampanyasında, yüksek profilli kadınlar misilleme yaptı ve gündelik yaşamlarındaki cinsel taciz deneyimlerini paylaştı. Avustralyalı kadın gazeteciler ve Clementine Ford gibi blog yazarları çevrimiçi olarak maruz kaldıkları cinsel istismarı kamuoyuna açıklayarak tacizcilerin özür dilemesine veya tacizcilere kovuşturma açılmasına yol açtı. Çevrimiçi saldırganları ifşa eden ve bunlarla yüzleşen kadınlarla ilgili bir başka tartışma, 2013 yılında İsveç’te yayınlanan Men Who Hate Women Online (Çevrimiçinde Kadınlardan Nefret Eden Erkekler) adlı belgeselin ardından gerçekleşti.” 

Ayrıca kitapta dünyanın birçok yerinden kadın gazetecilerin deneyimlerine de yer veriliyor:

“Natasha Tynes, Twitter’da IŞİD destekçilerinden gelen çevrimiçi taciz ve tehditlerle ilgili deneyimlerini yazdı. Huffington Post’ta yayınlanan bir blog yazısında, “Bazen çocuklarımın resimlerini yayınlar ya da seyahat ettiğim yerlerden bahsederim. Artık yapmıyorum! Dışarıda korkunç bir dünya var.” 

Trollbusters (Troll-avcıları)

Çevrimiçi taciz deneyimini olumlu bir mücadele alanına dönüşütürenlerden biri de Daytona Beach News Journal’ın ilk kadın Afro-Amerikalı köşe yazarı olan Michelle Ferrier, işini bırakıp eyaletten ayrılmak zorunda kaldı. Daha sonra Trollbusters’ın (Troll-avcıları) oluşturulmasına yardımcı oldu.

Troll saldırılarına karşı Ferrier kadın gazetecilere şöyle tavsiyelerde bulunuyor:

• Sizi bedensel zarar vermekle tehdit ediyorlarsa, polise gidin ve tacizi belgeleyin (örn. tehdit/istismar içeren mesajların ekran görüntülerini saklayın). 

• Size hakaret ediyorlarsa (ama sizi tehdit etmiyorlarsa) bilgisayardan uzaklaşın. 

• Mesleki itibarınıza saldırırlarsa, sizi destekleyecek ve size profesyonel destek sağlayacak arkadaşlarınız olmasını isteyebilirsiniz.

0 yorum
2

Yorum Yapın