HİLAL YILMAZ – Bursa
“Arkaya Pakistan diyoruz biz. Orası apayrı bir dünya.”
Gerçekten de siteden çıkıldığı anda, bambaşka bir dünya var. Bazı site sakinleri, mahalleyi “Pakistan” olarak tanımlıyor. Sitenin güvenlik girişinin önünden önce Porsche marka bir araba, hemen ardından kasasında kâğıt toplayan çocukların ve bir sürü kartonun, kolinin olduğu küçük bir kamyonet geçiyor.
6 yıldır Korupark Terrace’ta oturan 45 yaşındaki kadın, havanın çok kirli olduğunu ve yolun karşısındaki sanayi sitesinde “yasal” olarak filtre sistemlerinin kullanıldığı söylense de gerçekte kullanılmadığını belirtiyor ve ekliyor: “Sabahları ağır kimyasal kokusuna uyanıyoruz.” Buna rağmen hala burada yaşamalarının sebebi ise, çocuklarının sitenin bahçesini sevmeleri ve sitenin merkezi konumda olması.
Sitenin etrafında kâğıt toplayan çocuklar var. Sitenin alanı çok büyük olduğu için çevresi de oldukça uzun. Sitenin etrafındaki tek bir turda, yara bandı, çubuk kraker gibi şeyler satmaya çalışan ya da dilenen en az 4-5 kişi görülüyor.


Sitenin üç etabını birleştiren alanda bir devlet okulu var. Korupark Alışveriş Merkezi ve Korupark Evleri’nin sahibi Torunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı orayı da alıp siteye katmak istemiş, ancak devlet arazisi olduğu için izin verilmemiş. Siteden hiçbir çocuk o okula gitmiyor. Hatta, “Derslerine çalışmazsan, yaramazlık yaparsan seni okuldan alıp o devlet okuluna veririz” diye tehdit edilen bir okul. Zira, oraya “arka”nın çocukları gidiyor.
11-14 yaş arası çocukların gittiği bir ortaokul olmasına rağmen, zaman zaman kesici ve delici aletlerin de karıştığı olaylar olduğunu aktarıyor konuştuğum site sakini.
Bursa, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti. Belki 30 yıl öncesine kadar şehrin merkezi, Osmanlı Beyliği’nin kurucusu Osman Bey ve onun oğlu Orhan Bey’in de türbelerinin bulunduğu Osmangazi semti idi. Ancak büyük sanayi kuruluşlarının kentin batısında (Mudanya Yolu, denize yakın) konumlanması sebebiyle kent merkezi de zamanla batıya doğru kaydı, kent Mudanya’ya doğru genişledi. Kentin batısına konumlanan bu sanayi kuruluşları, aynı zamanda Türkiye’nin ilk Organize Sanayi Bölgesi’ni de oluşturuyordu.
Sanayi kuruluşlarıyla birlikte, elbette yerleşim yerleri de büyüdü. Bölgede sanayinin gelişmesiyle birlikte çalışmak için şehre göç eden düşük gelirli vatandaşların konut ihtiyacı sonucu, bölgede çarpık kentleşme baş gösterdi. Çarpık kentleşmeyi önlemek adına “1050 Konutlar” adıyla bir proje hayata geçirilmiş, yeterince ucuz da olmadığı için bu proje talebi karşılayamadı. Bu sebeple gecekondulaşma da engellenemedi.
Aynı zamanda Mudanya Yolu olarak adlandırılan bu yolun İstanbul’a gidiş ve geliş için kullanılan İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) ve Bursa Deniz Otobüsleri (BUDO) iskelelerine de yakın olması, bu bölgede her kesimden insanın yaşam kurmak istemesine yol açtı. Ayrıca Bursa’yı İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyükşehirlere bağlayan otoyolun girişinin çok yakın olması da bu bölgenin cazibesini arttırdı.
2007 yılında, Türkiye’nin üçüncü büyük alışveriş merkezi olarak yapılan Korupark Alışveriş Merkezi’nin açılışı da dönemin başbakanı, şu anki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılmıştı. 2009 yılında ise konut kısmı tamamlanmış, 2012’de “Korupark Terrace” ismiyle yeni konutlar eklenmişti.
Torunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Aziz Torun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İmam Hatip Lisesi’nden arkadaşı. Bu yakınlık Türkiye’deki iş piyasasındaki “başarılı olmak” için çok önemli bir gösterge artık. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 20 yıllık iktidarında, cumhurbaşkanının ve oğullarının İmam Hatip Lisesi’nden arkadaşları ve akrabaları, devlet kurumlarındaki pozisyonlarda ve birçok ihalede oldukça avantajlı konumlar elde ettiler. Torunlar GYO aynı zamanda Ankara’daki Başkent Gaz’ın ve ihale süreçleri, çevreye zararları gibi konularda oldukça tartışmalı olan Kanal İstanbul güzergâhı üzerindeki bazı arazilerin de sahibi.

Korupark Evleri, yüksek duvarlar, tel örgüler, güvenlik görevlileri ve kameralar aracılığıyla dış dünyadan kendini soyutluyor. Ancak soyutladığı “dış dünya”dan çok da farklı değil. Mimarlar Odası, inşaat ruhsatlarının iptali için dava açmış ve 30 Nisan 2007’de yürütmeyi durdurma kararı alınmış. Karar belediyelere tebliğ edilmesine rağmen inşaat devam etmiş, AVM faaliyetini sürdürmüş. Korupark Evleri’nin sakinlerinden inşaat mühendisi 45 yaşındaki ismini vermek istemeyen bir yurttaş, planda birinci katta görünen evlerin aslında üçüncü katta olduğunu söylüyor. Yani, Korupark Evleri, yüksek güvenlik önlemleriyle kendini koruduğu mahalleden, yasal olarak farklı değil.
Kaldı ki, yüksek güvenlik önlemleri, mahalle halkının sitenin içeri girmesine engel değil. Mahallenin çocukları, daha evvel dikenli tellerin üzerine halı atıp içeri atlamış, sitenin havuzuna girmişler. Bu baskın sonrası, sitenin duvarları yükseltilmiş.

Sitede güvenlik görevlisi, çocuk bakıcısı, temizlik görevlisi olarak çalışan birçok kişi, sitenin bulunduğu Emek semtinde oturuyor. Sitedekiler yakında oturdukları için onları işe alıyor, işçiler de yakın olduğu için burada çalışmayı tercih ediyor.
10 yıldır Emek’te oturan ve Korupark Evleri’nde güvenlik görevlisi olarak çalışan 35 yaşındaki erkek, mahallesinin korkulacak, çekinilecek bir yer olmadığını kesin bir dille dile getiriyor. “Buradaki insanlar daha fena. Bize insan gibi davransalar daha iyi olur. İçlerinde çok iyileri de var ama bazıları da çok havalı, bizi eziyor” dedikten sonra, “Arkadaşlarıma Korupark’ta çalışıyorum deyince çok iyi durumda olduğumu düşünüyorlar ama en düşük ücretle çalışıyoruz. Öyle sanıldığı gibi bir hayat yok burada” diye de ekliyor. Ancak burada çalışmaktan da memnun.
9 aydır Emek’te oturan 19 yaşındaki Havva, Korupark’a yakın bir markette çalışıyor. Sitede oturan birçok kişinin buraya gelip alışveriş yaptığını ve iyi insanlar olduğunu belirtiyor. “Bence insanların geliri arttıkça diğer insanlara olan tavırları da değişiyor. Yüksek gelirli insanlar daha iyi davranıyor” diyor Havva. Genç bir kadın olarak Emek’te yaşamaktan tedirgin olduğunu söylüyor. Korupark Evleri’nin başlangıcı onun için bir sınır. Caddenin biraz yukarısında oturuyor ve siteye yaklaşana kadar tedirgin olduğunu ama buradan sonrasında bir sorun olmadığını söylüyor. Korupark Evleri’nde milli bayramlar coşkuyla kutlandığı için burada oturmak istediğini de dile getiriyor.
Emek’teki toplumsal yapı, bir kast sistemi gibi. Herkes birbirinin işini gördüğü sürece bir sıkıntı çıkmıyor. Mahalleliler sitede çalışıyor, sitedekiler mahallelileri istedikleri zaman çalıştırıyor. Siteden insanlar eski kıyafetlerini, çocuklarının artık oynamadığı oyuncaklarını mahalleye gönderiyor. Ama birkaç çocuk sitenin havuzuna girdiler diye, sitenin duvarları yükseltiliyor. Emek, tabiri caizse bir küçük Türkiye. Orta sınıfın kalmadığı, sınıflar arası çizgilerin derinleştiği bir yapı. Fakirler; zenginlerin işlerini yapabilir, eski kıyafetlerini giyebilir, oyuncaklarıyla oynayabilir ancak yanına gitmesi için özel izin gerekir.
