Anasayfa Editörün Seçtikleri İzmir’in bellek mekânı Kültürpark nasıl korunmalı?

İzmir’in bellek mekânı Kültürpark nasıl korunmalı?

, admin

1936 yılından beri İzmir’in simge mekanlarından biri olan Kültürpark’ın koruma amaçlı imar planı hala yok. Bu durum gelecekteki olası müdahalelere dair endişeleri artırıyor. Mimarlık tarihçisi Dr. Halil İbrahim Alpaslan bu eksikliğin bir an önce giderilmesi çağrısında bulunuyor.

ASYA YAŞARİKİZ – İzmir

Kültürpark, kurulduğu dönemde İzmir ve Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme ideallerinin bir temsilcisiydi. 9 Eylül, Montrö, Lozan, 26 Ağustos ve Cumhuriyet Kapıları ile Cumhuriyetin önemli dönemeçlerinin de temsil edildiği Kültürpark, hala kentin en önemli bellek mekânı. 1992 yılında 2. Derecede Doğal Sit ve Tarihsel Alanı olarak tescillenen Kültürpark, İzmirli yurttaşların bir nefes alma alanı olduğu gibi içinde önemli mimarların eserlerinin de olduğu bir mimarlık tarihi mekânı. Dönemin Belediye Başkanı Behçet Uzun’un açılış töreninde “Bugünün ve yarının çocukları Cumhuriyet’in bu güzel eserinden daha geniş bir şekilde istifade edecektir” dediği bir bellek mekânı olarak Kültürpark’ı Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Halil İbrahim Alpaslan ile konuştuk.

Önemli Mimarların Eserleri Bulunuyor

Dr. Halil İbrahim Alpaslan

İçinde son derece nitelikli mimari eserler barındırdığına dikkat çeken Alpaslan, geçmişte İzmir Enternasyonel Fuarı’nın bu alanda kurulması nedeniyle Kültürpark’ın dönemin çağdaş mimarisini yansıtan bir alan olduğunu hatırlatıyor. Alpaslan şöyle devam ediyor: “Birkaç örnek vermek gerekirse dünyaca ünlü mimar Bruno Taut’un bir yapısı bugün Arkeoloji Müzesi’nin bir parçası olarak kullanılmaktadır. Yine kentimizin önemli mimarlarından Harbi Hotan’ın evlendirme dairesi de özenle korunması gereken yapılardandır. Paraşüt Kulesi, Basmane, Montrö, Lozan kapıları ilk aklıma gelenler.”

2019 yılında kendisinin İzmir Mimarlar Odası başkanı olduğu dönemde yaptıkları Kültürpark’ın Mimari Envanteri çalışmasını hatırlatan Halil İbrahim Alpaslan, “Kentliler ve yetkililer tarafından bu yapıların önemleri bilinmezse korunmaları mümkün olmuyor. Bilinçsiz müdahaleler hatta yıkıma giden süreçler yaşanabiliyor. Biz Mimarlar Odası İzmir Şubesi olarak bu konuya dikkat çekmek için 2019 yılında Kültürpark’ın Mimari Envanteri adı altında bir çalışma yaptık ve tüm mimari eserleri belgeleyip kısa tarihçelerini bir araya getirerek bir yayın oluşturduk. Bunu hem Büyükşehir Belediyesi’ne çalışmalarda kullanmaları için takdim ettik hem de internetten tüm kentlilerin erişimine açtık. Merak eden herkes Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nin internet sitesinden bu envanteri indirip inceleyebilir.” diyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaklaşımı ne olacak?

2016 yılında Aziz Kocaoğlu’nun İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Kültürpark Revizyon Projesi ortaya çıkmış, TMMOB başta olmak üzere kentteki muhalefet bu projeyi durdurmuştu. Projenin koruma amaçlı bir imar planı olmaması nedeniyle durdurulan proje Tunç Soyer başkanlığında, içinde TMMOB’un da yer aldığı girişimle yeniden ele alındı. 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile de korunan Kültürpark’ın bir koruma amaçlı imar planı olmayışını “İzmir gibi bir kente yakışmayan, üzüntü verici bir durum” olarak tanımlayan Alpaslan, Tunç Soyer’in TMMOB bileşenleri ile katılımcı bir süreç yürüttüğünü ve böylece sağlıklı bir planın ortaya çıkacağına dair umut beslediğine dikkat çekiyor.

Kültürpark nasıl korunmalı?

Korunmanın ilk ayağının envanter çalışması olduğunu belirten Dr. Alpaslan, “öncelikle korunması gereken nedir?” sorusunu yanıtlıyor: “Flora, fauna, mimari, yaşam tarzı, gelenekler… Somut ve somut olmayan tüm değerler ortaya konulmalı. Bundan sonra ‘nasıl koruyacağız’ sorusu gelecek tabii ki. Her ögenin önde gelen uzmanları ile çalışılarak bu kararlar alınmalı ve tüm bu çalışmanın sonucu da zaten koruma amaçlı imar planı dediğimiz belgeye götürüyor bizi.” Kültürpark’ın tüm kentliler ile korunması gerektiğinin altını çizen Alpaslan, Kültürpark’ta bekçiyle, polisle yani yasak ve sınırlamalarla sürdürülebilir bir korunma sağlanacağına inanmıyor. “Kentlilerin bu alanı sahiplenmeleri ve yaşatmaları sağlanmalı. Bunun yöntemi, süreçleri mümkün olduğunca katılımcı bir anlayışla yürütmek. Sadece planlama çalışmalarının değil ilerde yapılacak müdahale kararlarının oluşma mekanizmalarında da katılımcı yöntemler bulmak zorundayız.” diyen Alpaslan, sürecin katılımcı bir süreçle işlemesi gerekliliğine işaret ediyor. Kültürpark’ı korumanın bir yolunun da ortaklaşa yaşam ilkesi olması gerektiğini düşünen Alpaslan, her sınıftan, her profilden kentlinin Kültürpark’ta keyifle zaman geçirmesinin, yapacak bir şey bulmasının önemine değiniyor.

“Gazino kültürüne” de değinen Alpaslan çevreyi rahatsız etmeyecek eğlenme mekânlarının önemli olduğunu ancak gürültü kirliliği yaratan eğlence tiplerinin Kültürpark’tan çıkarılması gerektiğini düşünüyor. Kültürpark’ın çocuklar içinse bir çekim merkezi olarak varlığını koruması gerektiğine işaret eden Alpaslan, “Çocukluğunda Kültürpark’ı yaşayan kentlilerin ona her zaman sahip çıkacaklarını düşünüyorum. Özellikle spor olanakları bu açıdan önemli. Lunaparkın açıkçası bugün ne sağlıklı ne de güvenli bir mekân olduğunu düşünüyorum. Daha çağdaş, yaratıcı birçok eğlence alternatifi var çocuklar için. Bunlar Kültürpark’ta kolaylıkla yer bulabilir.” diyor.

“Kültürpark Müzesi gerekli”

Dr. Alpaslan’a göre mekânın önemini kentlilere anlatmak için atılması gereken başka adımlar da var.  “Bilgilendirme tabelaları ve benzeri akıllı telefon uygulamaları ile alan deneyimi hem zenginleştirilebilir hem de geçmişe ait görüntüler, bilgiler her an ziyaretçilerin ellerinin altında olur. Bununla birlikte eski İZFAŞ binasının mutlaka bir Kültürpark Müzesi’ne dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Kültürpark ve İzmir Enternasyonel Fuarı ile ilgili bilgi ve belgelerin bu yapıda toplanması, ziyaretçilere ve araştırmacılara sunulması çok iyi olacaktır.”  diyor.

Son olarak Kültürpark’ın başlıca işlevinin nitelikli bir yeşil alan olarak kent yaşamını zenginleştirme olacağını düşünüyor. İzmir’in yeşil alan konusunda çok yetersiz olduğunun altını çizen Alpaslan, Kültürpark’ın faunasının zenginleştirilmesinin yanı sıra kent genelinde yeşil alan oranının artırılması ve yapılaşmanın asgari düzeyde tutulması çağrısı yapıyor.

0 yorum
1

Yorum Yapın