Anasayfa Editörün Seçtikleri Sağlıkta Özelleştirme, Düşük İlaç Kurları, Bulunamayan İlaçlar

Sağlıkta Özelleştirme, Düşük İlaç Kurları, Bulunamayan İlaçlar

, admin

ÖZGE ALTUNSU – Ankara

Uzun süreli tedavi olmak zorunda kalan bir alerji hastası gereksinim duyduğu aşının tedariği kesilince görme yetisini kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldı. İlacın neden getirilmediğini sormadığı kurum kalmayan hastaya verilen yanıtlar sağlıkta yaşanan neoliberal dönüşümün özeti gibi.

Türkiye’de 2003 yılında hayata geçirilen Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla sağlıkta devrim yapıldığı iddia edildi, ancak birçok sağlık hizmeti özelleştirildi ve bir anlamda “sağlık hakkı” piyasanın insafına bırakıldı. Bu süreçte birçok hastanın tedavisi de sekteye uğradı, tedaviler yarım kaldı. 

Sağlık sistemiyle ilgili eleştirilerin odağında şehir hastaneleri olsa da, belirli ilaçlara erişim sorunu da önemli bir konu. Uzun süren tedavisini yarıda bırakmak istemeyenleri ise telefon başında saatlerce beklemek, mailler göndermek, en yakındaki hastaneye gidip çözüm için doktorlardan yardım istemek gibi sancılı bir süreç bekliyor.

Türkiye’de kura bağlı ithal ilaç krizinden etkilenen ve tedaviye ulaşmakta güçlük çekenler arasında  alerji hastaları da var. Üstelik bu hastaların bir kısmı alerji dendiği zaman akla gelen, ilaç ile ortadan kaldırılabilecek semptomların çok ötesinde, acil müdahale gerektiren semptomlarla mücadele ediyor. Öyle ki alerjinin şoka neden olmasıyla, nefes darlığı ve bilinç kaybı sonucu ölüm riskiyle karşılaşacak derecede ağır durumdalar. Kiminin tahıla, kiminin polene, kiminin de yabani otlara alerjisi var. Bu durumdaki hastalar yalnızca immünoterapi, yani alerji aşısı ile tedavi edilebiliyor. Kısacası, alerjik reaksiyon sonucu şoka girme tehlikesi olan hastaların bağışıklık sistemlerine belli miktarda alerjen madde verilerek tedavileri sürdürülüyor.

Türkiye’de alerji tedavisi için gereken aşıyı getiren firma, 2021 yılının Aralık ayına kadar ALK İlaç ve Alerji Ürünleri Tic. A.Ş. idi. 2014 yılında Türkiye pazarına giren Danimarka menşeili firma, Türkiye’de alerji aşısında tekel konumunda bulunuyordu. Ancak yaklaşık son bir buçuk yıldır  Türkiye’de artık alerji aşısı getiren bir firma yok. Bu da hastaların yıllardır süren tedavilerinin boşa gitme riski doğuruyor.

Covid-19 pandemisi boyunca hastanelerde hiç kapatılmayan bölümlerden biri immünoloji bölümleriydi. İmmünoterapi sonucunda iyileşme kesin olmasa bile, hastalar başka çareleri bulunmadığından 4-5 sene boyunca sürebilecek bu tedaviyi almak zorundaydılar. Aşının yapılmasının ardından yaşanabilecek ağır bir reaksiyon ihtimali yüzünden aşıyı sağlık ocaklarında yaptırmaları ya da evde kendi kendilerine yapmaları mümkün olmuyordu. Bu yüzden eğitim ve araştırma hastanelerine köylerden, ilçelerden gelenler vardı. Firmanın gönderdiği ve içinde birden fazla doz bulunan aşı kutularının belirli bir derecede soğuk halde taşınması mecburiyeti ise, uzak yerlerden gelen yurttaşlar için başka bir sorundu.

Tedavisine 2019 yılının Eylül ayında başlanan, ancak ismini saklı tutmayı isteyen hastalardan biri, gözünde bulunan etin alerji tedavisi görmediği takdirde büyümesi sonucu görme yetisini kaybetme riskiyle karşı karşıya. 2021 yılına kadar tedavisi olağan ilerleyen hasta, 2021 yılında ALK İlaç Firması ile iletişim kuramamaya başladı. Firmaya telefonla ulaşmak çok zordu, ulaşabilenler de firma temsilcisi tarafından azarlanıyordu. 

Sağlık Bakanlığı’nı arayarak ne yapması gerektiğini soran hastaya Bakanlık’tan verilen cevap, “Bu konu bizi ilgilendirmiyor, biz yalnızca SGK’den alacağınız para iadesi ilgileniyoruz, konuyla ilgili Ticaret Bakanlığı’nı arayacaksınız” şeklinde oldu. Ticaret Bakanlığı ise hastanın iddiasına göre ona yardımcı olmayarak, kendisini yerel makamlara yönlendirdi. Her iki bakanlığın da yardımcı olacaklarını söyledikleri tek konu, SGK’den yapılacak para iadesi. Fakat hastanın istediği para iadesi değil, aşıya sağlıklı erişim sağlayabilmek için devlet kurumlarının en azından birinden bilgi alabilmekti. Hasta, onca denemenin ardından CİMER’den bir geri dönüş alabildi. Hatta CİMER, firma ile hastanın arasında aracılık ettikten sonra, hastayla bir de memnuniyet anketi yaptı.

Daha önceden telefonla ulaşılabilen firma artık telefon kabul etmiyor, hastaları Whatsapp uygulamasına yönlendiriyordu. Yeni dozlar için sipariş verip uygulama üzerinden cevap alamayan bir hasta CİMER’e şikayette bulundu. Şikayette bulunan hastanın aldığı cevap şu şekilde:

Gelen bu cevapla hasta, 18 Mart 2020’de çıkan bir yazıyla ilacının ithal izninin 6 Haziran 2020 itibariyle durdurulduğunu, 5 Ocak 2021 tarihinden sonra ise ithal izin ruhsatının yenilenmesiyle firmanın birikmiş talepleri karşılamakta zorlandığını öğrendi. Yanı sıra, hasta CİMER’e yazdıktan sonra davranışının etik olmadığı söylenerek ALK İlaç Firması tarafından aranmış ve kendisine tepki gösterilmişti.

Piyasada alerji aşısını tekelinde bulunduran ALK İlaç Firması, 2021 yılının Aralık ayında tedavi sürecindeki tüm alerji hastalarına artık aşıyı tedarik etmeyeceğini belirten bir kısa mesaj attı. Firma, bunu Sağlık Bakanlığı’nın yönetmeliklerine dayandırıyordu. Mesajda bahsedilen Sağlık Bakanlığı ilgili yönetmeliklerinin hangileri olduğu konusunda bir açıklama yapmasa da, 11 Aralık 2021 Cumartesi günü yayımlanan 31686 sayılı Resmi Gazete’de, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği konunun kapsamı dahilindeydi.

Kısa mesajı alan hastalardan birinin konuyla ilgili CİMER’e yaptığı bir başvurunun üzerine gelen cevapta, sorunun çözülmesine yönelik mevcut çalışmaların “ivedilikle” sürdürüldüğü söylendi, ancak hastaların mağduriyeti devam etti.

Tedavisine 2019 yılı Eylül ayında başlanan hastanın elinde bulunan aşı stoğu, 26 Nisan 2022’ye dek tedavisine devam etmesini sağlasa da, geçen sürede yeni bir tedarikçiyle anlaşılmadı. Böylece hastanın 2 yıllık tedavisi boşa gitti. Aşı yakın zamanda tedarik edilmeye başlansa bile hasta 5 yıla kadar uzayabilecek bir tedavi sürecine yeniden girmek istemiyor. 

Sayısı bilinmemekle beraber çok sayıda insanın tedavi almak için tek çaresi konumuna getirilmiş bir firmanın artık aşı tedarik etmiyor oluşunun nedeni kurlardaki artış mı? 2021 Aralık ayı itibariyle yaşanan kur krizinin ve eczanelerde ilaç bulunamamasının alerji aşısının tedarikinin kesilmesiyle örtüşüyor oluşu tesadüf değil. 2021 yılı ortalama dolar kuruna bakıldığında son 3 seneye göre doların Türk lirası karşısında yüzde 85 arttığı görülüyor. CHP Ar-Ge Bilim Platformu’ndan sorumlu Fethi Açıkel, 2022 yılı Şubat ayında, 2015’ten 2020’ye ilaçta kutu başı ortalama fiyatta yüzde 157,66’lık artış yaşandığını açıklayarak ilacın dövize endeksli olduğunu vurguladı.

6 Kasım 2021’de Türk Eczacıları Birliği yaptığı basın açıklamasında, “Güncel ilaç kuru 4.57 TL ve Avro kuru ise 11 TL civarında seyrediyor. Aradaki ciddi fark, piyasada bulunamayan ilaç sayısındaki artışın temel sebeplerinden birisi. Kur farkı, pek çok ilaç firmasının ülkemize ilaç vermemesine ya da hammaddeleri yurtdışından gelen ilaçları üreten yerli ilaç firmalarının ilaçları üretememesine sebep oluyor. Geçtiğimiz yıllarda da benzer krizler ortaya çıkmış, Sağlık Bakanlığı ve ilaç firmaları ilaç kurunda anlaşana dek pek çok kalem ilaçta yokluk yaşanmıştı” ifadelerine yer vererek ilaç tedarikindeki krize dikkat çekmişti.

Yine 2021 yılının Kasım ayında Türkiye İlaç Sanayicileri Derneği Başkanı Nezih Barut Reuters’tan Ceyda Çağlayan’a verdiği demeçte, “İlaç şirketleri, dövizdeki düşüş nedeniyle aniden pahalı olan bazı ithalatları frenlemek zorunda kalıyor” görüşüne yer vermişti.

15 Aralık 2021’de ilaç krizine karşı 4 STK Bakan Koca’ya yönelik bir mektup kaleme almıştı. Oda Tv’nin yayınladığı mektupta, ilaç sektörünün önde gelen isimleri Koca’ya şöyle seslenmişti: “Malumunuz olduğu üzere, dünyada hızla değişen dinamiklere ayak uydurmak için sürekli ve yüksek hacimli yatırımlar yapmamız gerekmektedir. Ancak mevcut fiyat politikasıyla bunu sürdürmemizin artık imkânsız hale geldiğini açıklıkla ifade etmek istiyoruz. Sürdürülebilirliğin garantisinin olmadığı bu zorlu ve öngörülemez ortam ulusal ve çok uluslu tüm aktörlerin yatırım kararlarını güçleştiriyor”.

Ortaya çıkan durumda “kâr yoksa ilaç da yok” anlayışı tedavi bekleyen birçok insan için önemli bir sorun haline gelmiş durumda.

Yurttaşlar, Hasta Hakları Yönetmeliği’nin ikinci bölümünde bulunan Sağlık Hizmetlerinden Faydalanma Hakkı Madde 11 gereğince tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahip. Devlet ise yurttaşının etkili tedaviye erişmesini sağlamakla yükümlü. Ancak bu örnek, alerji hastalarının etkili tedaviye erişiminin ilaç firmalarının insafına bırakıldığının bir göstergesi. İlaç fiyatlarındaki kurun olması gerekenden düşük tutulmasıyla da ilaca erişim giderek zorlaşıyor.

0 yorum
5

Yorum Yapın