DİLEK DURGUN – Diyarbakır
Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı Uğurca köyünde bulunan Ezidi sığınmacılar yıllardır IŞİD’in altüst ettiği yaşamlarına alternatif yeni bir hayat kurmak için uğraşıyorlar. Bunun için özellikle çocuk ve gençlerin eğitim almasının önemine dikkat çekiyorlar, ancak bu olanaktan büyük oranda yoksunlar. Batman’daki bu 18 ailenin durumunu onlara yardım için ‘sosyal sorumluluk projesi’ başlatan yöredeki gençlerden Hogir Art ile konuştuk.
Kısa adı İŞİD olan Irak ve Şam İslam Devleti adlı terör örgütü, 3 Ağustos 2014 tarihinde Suriye’de Ezidilerin yoğun yaşadığı Sincar’ı işgal etti. Bölgedeki yetkililer, işgalin ardından IŞİD’in en az 3 bin kişiyi öldürdüğünü bildirdi. Sincar’ın Uğurca köyünde yaşayan ailelerden oluşan yaklaşık 4500 kişi de 2014’ün Ağustos ayında Zaho’dan yürüyerek Şırnak’ın Uludere ilçesine geldi. Gelenlerin 1500’ü bir gece Uludere’de kaldı, ardından Batman’a gönderildi. Batman’da Beşiri’ye bağlı Uğurca Köyü’ne yerleştirildiler. Batman’daki 1500 Ezidi’nin bir kısmı gruplar halinde Türkiye’den Avrupa ülkelerine gitmek isterken birçoğu yolculuk sırasında boğuldu. Geride sadece 18 aile kaldı ve onlar da Batman’da yaşam mücadelesini sürdürmeye devam ediyor.
Sığınmacıların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bir sosyal sorumluluk projesi başlatan yöredeki gençlerden Hogir Art, kamptaki ailelerin karşılaştıkları güçlükleri anlattı. Kaymakamlık aileleri, elektrik, su ve diğer zorunlu ihtiyaçların masraflarından muaf tutmadığı için, günlük geçimlerini sağlanmakta güçlük çekiyor. Bu nedenle gelen yardımlar artık yeterli olmuyor. Ailelerin ifadelerine göre, gelen yardımlar yaşamsal ihtiyaçlarına ancak yetiyor. Oysa ailelerin eğitim çağında çocukları da var ve geçim derdine odaklandıkları için çocukların eğitimine ne para ne de zamanları yetiyor.
Ezidi aileler çocuklarının eğitim hakkına ulaşmasını talep ediyor
Göç, yalnız bir yer değiştirme hareketi değil, aynı zamanda bir sosyokültürel geçiş süreci. Toplu göç ile beraber çok büyük tahribatlar yaşayan Ezidilerin çocukları çok ağır travmalar yaşadı. Onların eğitim alma oranlarının artması, dil öğrenmeleri, birlikte yaşadıkları halkların yerel kültürlerine uyum sağlamaları, kendi kültürlerini yaşayabilmeleri, toplumun kendilerini kabulü ve mültecilerin entegrasyonu açısından önemli. Göç eden bireyler, özellikle toplumsal yaşantılarında bu geçiş sürecinin uyum problemleri ile karşı karşıya kalıyor ve ruhsal sorunlar yaşayabiliyorlar.
Önceleri kampta bulunan sığınmacı çocukların eğitimi için kendi aralarında düzenledikleri programlarla bazı girişimlerde bulunduklarına dikkat çeken aileler, bu girişimlerin çocukların travmalarını atlatması için faydalı olduğunu hatırlatıyorlar. Ancak kamptaki kişi sayısı azaldıkça bu eğitimlere devam edilememiş. Kampta 18 yaş altı 29 çocuğun bulunduğunu hatırlatan Hogir Art, bu çocuklardan Türkiye’de doğan 12’sinin hiçbir şekilde eğitim alma şansı bulamadığını anlatıyor. Bireysel çalışmalar sürdüren gençlerden dijital sanat ve resim ile ilgilenen Hogir, ”Kamptaki çocukları yaşadıkları travmalardan uzaklaştırmak için ilkbaharda sınıf açıp 29 çocuğa resim dersi vermek için uğraşıyorum, bunun dışında restore edilmesi gereken bir okul var burayı aktifleştirmek istiyorum” diyor.
Türkiye basınında “sığınmacılar mutlu, sığınmacılar savaşı unuttu”
Savaşlar ve savaşların yol açtığı toplu göçlerin öncelikli mağduru her zaman çocuklar oluyor. Sığınmacılara karşıtı söylemin odağında da çocuklar sıklıkla yer alıyor. Türkiye basınında “mülteciler mutlu, mülteciler savaşı unuttu, çocuklar artık Türkçe konuşabilecek” şeklinde değerlendirmelere yer veriliyor. Örneğin Nevşehir yerel haber sitesi Nevşehir Kent Haber’de yer alan “Suriyeli çocuklar insanları çileden çıkardı”, “Namaz esnasında yüksek sesle bağıran Kur’an tanımaz çocuklar”, “Vatandaşlar tarafından olay yerine çağrılan polisler çocuklara müdahale etti” gibi haber ve başlıklar, sığınmacılara karşı ayrımcılığı ve nefreti körükleyerek hedef gösteriyor.
Bu tür haberler aynı zamanda çocukların toplumla uyum sağlamalarını engelliyor. Ezidi topluluğun içinde görüştüğümüz gençler, çocukların eğitim almaları halinde savaştan dolayı yaşadıkları travmaları daha çabuk atlatabileceklerine inandıklarını dile getiriyorlar.
“ STK’lar kampa alınmıyor ”
Ezidi çocukların yeniden toplumsal yaşama dönmelerinde eğitimin önemli bir rol oynayacağını dikkat çeken Hogir Art, şu zamana kadar çocukların eğitim alma şansı yakalayamamasının en önemli nedeninin gönüllü girişimlere kaymakamlık tarafından izin verilmemesi olduğunu hatırlatıyor ve şöyle devam ediyor: “Şu ana kadar çocuklara hiçbir şekilde eğitim verilmedi, bu iş için gelen STK’lar kampa alınmadı. Gelen diğer gönüllü platformların eğitim vermesine bir türlü kaymakam izin vermedi ve kendileri de bir grup farklı branşlarda öğretmen göndermedi. Hiçbir kurum, kuruluş, hiçbir şekilde eğitim vermek için gelmedi. Gelmek isteyenler bile ihraç edilirim korkusuyla gelmiyor”.
Belediyeden ve halktan fazlaca bir beklentilerinin olmadığını dile getiren kamp sorumlusu olarak da bilinen sığınmacı gençlerden Hewas, “Eğer gelip buradan çıkmamıza sebep olunursa gelmesinler. Yaşlılarımız ve çocuklarımız var, hiçbir yere gidecek gücümüz kalmadı. Yaşanılan sadece trajik bir olay değil, bir travma, atlatma sürecindeyiz ve henüz iyileşmiş değiliz” diyor.
Fotoğraflar: Dilek Durgun