Anasayfa Editörün Seçtikleri Özgürlükler kenti olarak anılan Eskişehir, yasaklar kentine dönüştü

Özgürlükler kenti olarak anılan Eskişehir, yasaklar kentine dönüştü

, admin

DİNDAR KARATAŞ – Eskişehir

Özgürlükler kenti olarak anılan Eskişehir’de LGBTİ+ ve kadınların eylemlerine karşı son dönemde açılan soruşturmalar dikkati çekti.  Onur Yürüyüşü yapan LGBTİ+ aktivistleri şiddet kullanılarak gözaltına alınırken Mahsa Amini katliamını protesto eden kadınlar ifadeye çağrıldı. Kent artık yasaklar ve davalarla anılıyor.

Eskişehir’de valiliğin sayfasında yer alan bilgilere göre, son bir iki yıl içinde on kez eylem ve etkinlik yasaklandı. Nevroz, Onur Yürüyüşü ve Gençlik Festivali engellenen etkinliklerden bazıları.  Yasaklama kararları dışında da kolluk güçleri bir çok eyleme müdahale etti. Savcılıklar da bu etkinliklerle ilgili olarak soruşturma başlattı. 

İran’da ahlak polisleri tarafından katledilen Mahsa Amini’ye destek vermek için Eskişehir’de eylem yapan kadınlar hakkında soruşturma açıldı. Kentte yapılmak istenen Onur Yürüyüşü’ne kolluk güçleri sert müdahale etti ve onlarca aktivisti şiddet kullanarak gözaltına aldı. Geçen yıl yapılan Nevroz Bayramı’nda konuşma yapanlar ifadeye çağırıldı. Eskişehir Valiliği, 12-15 Mayıs tarihlerinde Teoman, Haluk Levent, Hayko Cepkin, Levent Yüksel ve Yeni Türkü gibi isimlerin katılımıyla gerçekleştirilmesi planlanan Anadolu Fest adlı müzik festivalinin hemen öncesinde ildeki toplu etkinlikleri 15 gün süreyle yasaklama kararı aldı. Kentte, parkta yoga yapan kadınların yoga yapması CİMER’e yapılan şikayet gerekçe gösterilerek engellendi.

Eskişehir’de uzun yıllardır çalışan, feminist, kadın hakları aktivisti ve Kadın Savunma Ağı üyesi avukat Pınar Çelik Arpacı, 25 Kasım ve 8 Mart’ta gökkuşağı bayrakları ve LGBTİ+’lara ilişkin döviz ve pankartların alana girmesinin polisler tarafından engellediğini kaydederek şöyle devam etti: 

“Eskişehir Valiliği özellikle Onur Yürüyüşü’ne karşı keyfi yasak ilan etmiştir. Yasak zamanında da  LGBTİ+ karşıtı Yeniden Refah Partisi açıklamayı yaptı. Biz LGBTİ+’ları savunuyor, onların görünürlüğünü istiyoruz.  Onur Yürüyüşü sırasında kolluk çok sert ve düşmanca bir müdahalede bulundu. Bu politik ortamda bu düşmanca tavır, LGBTİ+’ları canavarlaştırdığı için onlara yapılan saldırı çok sert oluyor. Kolluk tehditkâr davranıyor. Yargı da keza yaşananlar sonrası LGBTİ+ aktivistlere karşı dava açtı. Yine bu kentte geçtiğimiz günlerde imzasız ve İslami referanslarla LGBTİ+’ların katledilmesi çağrısı yapılan broşürler dağıtıldı. Ofisimin bulunduğu iş merkezinin kapısında da tonlarca tehdit, düşmanlık içeren başka bir insanın öldürülmesini meşrulaştıran bildirilerden bırakıldı.  Onlara ilişkin suç duyurusunda bulunduk, savcılık ‘kim dağıttı bulamıyoruz’ diyor. Bence bulunması için çabalanması gerekir. Sosyal hayat içerisinde iyiler LGBTİ+’lar ama politik bir alanda, görünür olmak istedikleri zaman hemen baskı altına alınıyorlar”. 

Mahsa Amini anması yapan kadınlar ifadeye çağrıldı

Eskişehir’de 22 Eylül’de, Kadın Savunma Ağı’nın çağrısıyla kadınlar Ulus Anıtı önünde bir araya gelerek İran’da ahlak polisi tarafından 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin öldürülmesini protesto etti. Amini’yi anma amacıyla siyah bez yakan kadınlardan ikisi polis tarafından aranarak ifadeye çağrıldı. Kadınlara yöneltilen suçlama ise “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama.” Kendisinin de ifadeye çağrıldığını vurgulayan Çelik Arpacı, “Siyah bez anmayı ifade eder. Eylemimize benzer eylemler tüm dünyada yapıldı. Hiçbir sorun çıkmadı. Kaldı ki bizim eylemimize İranlı kadınlar dahi katıldı, bize teşekkür ettiler. Bizim, halkın bir kesimini aşağılama gibi bir durumumuz asla olamaz. Mümkün değil. Herkesin Amini ve kadınların mücadelesine destek verdiğini düşünüyorum.Ne İranlı kadınlarla dayanışmak, ne Türkiye’de de benzer baskılar altında yaşadığımızı söylemek, ne de özgürlük istemek suçtur” diye konuştu.

“Ataerkil sistem adliyelerde karşımıza çıkıyor”

Çelik Arpacı, Eskişehir Adliyesi’nde katledilen kadınlar için dava takibi yaptıklarını, adliyenin halka açık olan ve daha büyük olan A kapısında açıklama yapmak istediklerini ancak bunun kolluk tarafından engellendiğini ve daha dar bir yer olan B kapısına yönlendirildiklerini belirtti. Çelik, “B kapısı da çok dar, küçük otoparkla iç içe ve vatandaş girişine engel olacak bir alan. Adliyenin A kapısı dokunulmaz bir kapı oldu. Bu da kadın örgütlerinin eylemleri açısından zor bir durum oluyor.  B kapısında biz basın açıklaması yapacağımız zaman vatandaşların içeriye girmesi zor oluyor. Israrla bizi B kapısına yönlendiriyorlar. Erkek adalet diyoruz ya, ataerkil sistem adliyelerde, hakimlerde, savcılarda, avukatlarda da karşımıza çıkıyor. Ölen kadının neden öldürüldüğü tartışılıyor. Boşanmış olan eşin hala tahrik indirimi konuşuluyor. Biz uğraşa uğraşa, hukuk mücadelesi vererek hukuki kararlar çıkartabiliyoruz. Sanık, ‘namus cinayeti’ diyor. 25 yıl içeride kalsa bile aynı kafayla çıkıyor. Şahıs hala kendisinin haklı olduğunu savunuyor. Cezaevine giriyor, daha beter halde çıkıyor. Yaralanmışsa kadın ölmemişse, ‘seni öldürüceğim çıkınca’ diye haber gönderiyor dışarıya. Çünkü ıslah olmuyor” dedi.

“Valilik koruyamam diyor”

Eskişehir Valiliği, açık alanlarda yapılması düşünülen her türlü yürüyüş, oturma eylemi, stant, çadır kurma, afiş, pankart asma, konser, şenlik ve festival gibi etkinliklerin 10 Mayıs itibarıyla 15 günlüğüne yasakladı. Kentte 12- 15 Mayıs tarihleri arasında müzik festivalini yapmayı planlayan organizasyon şirketi ise kararın iptali talebiyle Eskişehir İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme, Eskişehir Valiliği’nin yasaklarla ilgili savunmasını alıp, başvuruyu reddetti. Kentte alınan yasak kararının farklı kentlerin valileri tarafından da örnek alındığını belirten Çelik Arpacı şöyle devam etti: 

“Eskişehir kenti valiliğin yasaklama kararları ile yürütülüyor. Diğer kentlerde de var tabii ama Eskişehir’de daha fazla olduğunu düşünüyorum. Valilik biz ihbar aldık, güvenlik sağlanamayacağına dair. Biz de geçen duruşmada şey dedik koskoca Eskişehir Emniyeti güvenliği sağlayamayacak mı? Ayakkabı numaramıza kadar biliyorlar. Anadolu Fest kentin çok dışında açık alanda yapılacak bir olay, oranın güvenliğini almak daha kolay. Hem yasaklıyor hem alternatif yer önermiyorlar. IŞİD’den sizi koruyamam diyorlar. Biz de şey dedik, Anadolu Fest’in ne öncesinde ne sonrasında bir saldırı olmadı öyle bir tehdit mi var? İsimsiz telefonlar, bazı istihbarat bilgileri bahane edilerek, içkili bir fest olduğu için hükümet ve tarikat baskısıyla engellendi. Çünkü Valilik ile tarikat ilişkileri apaçık ortada. Buranın görünür hali Üniversite kenti, özgürlük açısından birçok kente göre olumlu fakat Valiliğin tarzı Eskişehir’in alışık olmadığı bir şekilde yönetiyor Eskişehir’i. Biz de bunu yakından hissediyoruz”.

0 yorum
0

Yorum Yapın