Anasayfa Editörün Seçtikleri Zamana meydan okuyan Ermeni sanatı

Zamana meydan okuyan Ermeni sanatı

, admin

ZEHRA AKSU – Van

Van’ın İpekyolu İlçesi’nde 2013 yılında kurulan Arubani Bedesteni’nde, Ermenilerden miras savat sanatı sürdürülüyor.

Savat, gümüş işlemeciliğinde bir süsleme sanatı. Urartular’dan bu yana yaşayan Savat ile gümüş üzerinde ince kanallar açılarak oluşturulan figürler süsleniyor. Uzun yıllar boyunca Savat yöntemiyle muskalıklar, hamayiler, gerdanlıklar, saç tokaları, saç bağları, tepelikler, bilezikler, yüzükler, kemerler, süs eşyaları, tütün tabakaları ve enfiyelikler üretilmiş. Ancak Van’da savat işlemeciliği artık sadece üç atölyede yapılıyor. Bu atölyelerden biri olan Arubani Bedesteni ise, Urartular’dan Ermeniler’e aktarılan sanat bağının sürdürülmesi konusunda ciddi bir rol üstleniyor. 

Arubani Bedesteni’nin sahibi ve savat ustası Erdal Binici, ailesinde bu sanatı yapan üçüncü kuşakta yer alıyor. Binici, 2013 yılında dört kardeşiyle birlikte bir Urartu Tapınağı’nın mimari yapısından esinlenerek yaptıkları atölyede, o günden bu yana savat sanatıyla Urartu motiflerini birleştirmiş. Aynı zamanda atölyelerine Urartular’ın kutsal saydığı Tanrı Haldi’nin eşi, doğurganlık ve sanat tanrıçasının ismini vermişler.

Binici, “Biz üç kuşaktır savat işçiliği yapan bir aileyiz. Atölye binamız ise oldukça özel bir yapı. Çünkü Tanrı Haldi Tapınağı’nın birebir aynısını çalıştık ve ismini Arubani koyduk. İşimiz kadar atölyemizin de özel olmasını istedik. Bu bütünlük önemli” dedi.

“Savat asiliği simgeliyor”

Binici, on kardeş olduklarını ifade ederek bir kardeşinin daha savat ustası olduğunu belirtti. Hayatlarını savat işçiliğine adayan bu iki kardeş, müşterileri ve sanatseverler için her yıl yepyeni bir savat koleksiyonu hazırlıyorlar. 2023 yılı için hazırladıkları koleksiyonsa henüz görücüye çıkmadı.  

Tarih boyunca gümüş ve savatın birleşiminden üretilen ürünlerin neredeyse tamamı Arubani Bedesteni’nde yeniden üretiliyor. Yaptıkları işin zorluğunu anlatan Binici, savatın aslında asilliği simgelediğine dikkat çekti.

Savatın yıllandıkça güzelleşen bir sanat olduğuna da değinen Binici, her parçanın üretim sürelerinin birbirinden farklı olduğunu dile getirdi. Binici, “Önce yapacağımız ürünün kasasını hazırlıyoruz. Ardından 0,5 mikron el kalemi ile motifleri kazıyoruz. Daha sonra kalemle açtığımız bu incecik kanallara savat eritiyoruz. Bu noktada savatın ısısı oldukça önemli, çünkü savat yanabilir. Bu aşamadan sonra ince bir işçilikle motifimiz silinmeden fazlalıkları zımpara ile alıyoruz. Ardından cila ve dış nakşını yaparak parçayı hazır hale getiriyoruz. Bazen bir ay boyunca bir parçayla uğraşabiliyoruz” şeklinde bir parçanın nasıl üretildiğini aktarıyor. 

İşçiliğiyle zamana meydan okuyan bu sanat, evladiyeliklerin en başında gelse de bu işi yapan çok az sayıda usta olmasından dolayı yok olma tehlikesi altında.

Fotoğraflar: Zehra Aksu

0 yorum
1

Yorum Yapın