Anasayfa Editörün Seçtikleri Yönetmen Dildar, Adres filmini anlattı: Coğrafyasında kayıp bir öğretmenin hikâyesi

Yönetmen Dildar, Adres filmini anlattı: Coğrafyasında kayıp bir öğretmenin hikâyesi

, admin

BİLAL SEÇKİN – Batman

Adres (Navnîşan) adlı son filminde isimleri değiştirilen coğrafyaları konu alan yönetmen ve oyuncu Aram Dildar, filmin, kendi coğrafyasında kaybolan bir öğretmenin hikâyesini anlattığını söyledi.

Press, Musa, Adem Başaran, Kaygı, Zor Bir Karar, Momê gibi filmlerde oyuncu olarak yer alan, Binevş, Saklı Sınırlar, Da/Anne, Geç Kalışa Hazırlık filmlerinde de yönetmenlik yapan Aram Dildar, son olarak Adres (Navnîşan) filmini çekti. Dildar, oynadığı Press filminde 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Behlül Dal Jüri Özel Ödülü’ne, 2011 yılında ise, 22. Ankara Film Festivali’nde Umut Veren Yeni Erkek Oyuncu Ödülü’ne layık görüldü. Son filmi olan Adres‘te üniversiteyi bitirip memleketine atanan Edip öğretmenin, atandığı köyün kayıtlarda olmaması sonucundaki arayışını anlatan Dildar, filmin gerçek bir yaşam öyküsünden esinlenildiğini kaydetti. 

Dildar, öyküyü yazar Kenan Özhal’ın kendisine anlattığını ve hikâyeyi duyduğundan beri filmi hep çekmek istediğini söyledi. Dildar, “Film dönem filmi olduğu için biraz zahmetli ve aslında bunu yapabileceğim aklıma bile gelmezdi. Fakat öykü çok hoşuma gittiği için notlarımda hep vardı. Daha sonra koşullar değişti ve filmi yapmak istedim. 2019 yılında filmin senaryosunu yazdım ve Batman’da çekimlerine başladım. Çekimlere başlarken hem ön hazırlığımın zayıf olduğunu fark ettim hem de film çekimler sırasında filmde kullandığımız araç çalışmadı. Sonra bize araç konusunda söz veren bir arkadaş son anda vazgeçti ve o arabayı da kullanamadık. Bulduğumuz araç da problemli çıktı, birkaç defa tamir ettirmemize rağmen çalışmadı ve filmi durdurma kararı aldık. Şimdiden bakınca ‘İyi ki de filmi durdurmuşum’ diyorum. Çünkü eğer o zaman yapsaydım muhtemel film bugünkü kadar içime sinmeyecekti. O yüzden filmi 2019 yılında durdurdum” ifadelerini kullandı. 

“Filmin öyküsü yarışmada destek almaya hak kazandı”

Filmin ilk başarısız deneyiminden sonra Batman Yenisinema’nın “Kültür için Alan” için yaptığı proje kapsamında öyküsünü yarışmaya gönderdiğini ve sonrasında filmi yeniden çekmeye başladığını söyleyen Dildar o süreci şöyle anlattı: 

“Filmimi yarışmaya gönderdim, jüri tarafından değerlendirildi ve destek almaya hak kazandı. Ben de o destekle 2021’in Eylül ayında Diyarbakır ve Silvan arasındaki bölgede filmi çekme kararı aldım. Fakat dediğim gibi, uzun süre senaryosuna bakamadığım için bir edebiyatçıyla senaryoyu yeniden gözden geçirmek istedim. Çünkü senaryonun başka bir göze ihtiyacı vardı. Ben de elimdeki duyduğum gerçek hikâyeyi, kendi yazdığım eski notlarımı arkadaşım Kenan Demir ile paylaştım. O da Kürtçe edebi dille bir öyküyü yazdı ve ben o öyküyü okuduktan sonra bu işten çok daha sağlam bir şey çıkacağını düşündüm. Hikâyeye ısınmıştım ve yeniden hikâyeye başladım.” 

“‘Filmin maddi çilesini çektim ama değdi

Filmin yapım sürecinin çok zahmetli geçtiğini de ifade eden Dildar, her filmin başlarken bazı sıkıntıları olduğunun, ancak kendilerini maddi şartların daha çok zorladığının altını çizdi. Film için 55 kişinin çalıştığını söyleyen Dildar, “Filme maddi olarak destek veren birçok insan oldu elbette. Fakat yine de tüm destekler film yapım sürecinin büyük maliyetlerini karşılamaya yetmedi. Dolayısıyla yaklaşık 1 yıldan fazladır filmin borçlarını ödemeye ve başka işler yaparak o finansmanı toplamaya çalışıyorum. Dört günlük bir çekim planını iki küçük güne sığdırarak filmi kotarmış olduk. Açıkçası bir önceki filmin stresini bu filmde hiç yaşamadım. O kadar problem ve film esnasındaki aksaklıklar filme yansımadı diye düşünüyorum. Bir şekilde biz çekerken ekip de uyumluydu, çok güzel vakit geçirdik. Yani filmi her şekilde bitireceğimi biliyordum. O yüzden o kadar aksaklığa rağmen setimiz mutlu, eğlenceli bir şekilde bitti. Maddi olarak çilesini sonrasında da çektim ama değdiğini söyleyebilirim” diye ekledi. 

Kendi coğrafyasında kayıp bir öğretmenin hikâyesi

Filmin konusuna da değinen Dildar, filmin Türkiye’nin en yakıcı problemlerinden biri olan coğrafi isimlerin değiştirilmesi konusunu anlattığını söyledi. Coğrafi isimlerin değiştirilmesiyle bir coğrafyanın hafızasını tamamıyla yok etmenin amaçlandığını kaydeden Dildar, “Film, kendi coğrafyasında kaybolan bir öğretmenin hikâyesi. Bu trajik gerçeklik ortadayken, böylesine büyük sorunu sinemaya aktarırken kara-komediye yakın bir dil seçtim. Yönetmen olarak hikâyeye ve karaktere mesafeli durmaya ve olayı ajite etmeden sadece anlatmaya çalıştım. Kamera dilinde de ona göre sabit açıları tercih ettim. Karakter psikolojisini değil hikâyeyi izleyen, gözlemleyen bir yerde olmasını seçtim. Renkler için de coğrafyanın sıcaklığını, ıssızlığını vermek açısından sıcak tonlar kullandık. Ses ve müziğin olabildiğince sade olmasının ve doğanın kendi sessizliği içinde akmasının daha doğru olacağı düşüncesi ile hareket ettik. İsimlerin değiştirilmesi, çok büyük bir asimilasyon politikasının bir sonucu. Türkiye’de aslında neredeyse Türkçe olmayan tüm yerleşim yerlerinin adları Türkçeleştirilmiş. Dolayısıyla bu mesele çok yakıcı, acil ve çözülmesi gereken bir konu. İnsanlar kendi köylerinin, şehirlerinin ya da dağlarının isimlerini zorlama yeni isimlerle anmak zorunda değiller” dedi.  

17 festival 4 ödül 

Dildar, filmin festivallere gönderilmesi aşamasında umutsuzluk yaşadığını belirterek, şöyle devam etti: 

“Bunu düşünmemin sebebi, birçok festivalin filmi başta reddetmesi oldu. Ama sonbahar yani Eylül ayı ile beraber festivaller filmi kabul etmeye başladı ve izleyiciyle buluşmalarımız çok olumlu geçmeye başladı. Şu anda tamamıyla güzel bir rüzgâr esiyor ve film çok olumlu bir yönde ilerliyor. Genel itibariyla filmi çok beğeniyorlar. Tabii eleştirenler de oluyor, ben o eleştirileri alıyorum. Her yeni film yeni bir tecrübedir. Önemli olan devamlılığı sağlamak ve yapabilmek. Çünkü iyi film yapabilmenin yöntemi de yapabilmektir. Film şu ana kadar tam olarak 17 festival tarafından kabul edildi ve 4 ödül aldı. Festivaller tarafından kabul edilmeye de devam edeceğini düşünüyoruz. Şu anda olumlu bir hava var. Filme gerçekten çok insan emek verdi. Onun belki karşılığını tam olarak veremedim, bazılarını hiç veremedim. Fakat iyi bir öyküye inandılar, yanımda yer aldılar, filmin tüm emekçilerine çok teşekkür ederim. Umarım onların o emek veren insanlara layık bir film yapmışızdır.”

0 yorum
0

Yorum Yapın