Anasayfa Genel İstanbul’un kaybolmaya yüz tutmuş kentsel bellek mirası

İstanbul’un kaybolmaya yüz tutmuş kentsel bellek mirası

, admin

HAYRİ TUNÇ – İstanbul

İstanbul, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en ilgi çekici şehirinden birisi. Kuruluşundan bugüne farklı şekillerde yönetilen İstanbul, her ne kadar suriçi ve sur dışı olarak ayrılmış olsa da, şehrin neredeyse her yerinde tarihi eser bulunuyor. İstanbul’un kuruluşundan bugüne kadar şehrin dini ve siyasi merkezi haline gelen ve bugün Fatih olarak bilinen bölge ise şehrin değişimlerini göz önüne seren eserlerle dolu. 

Bizans döneminden itibaren siyasi ve dini bir merkez olarak konumlanan Suriçi Bölgesi, Osmanlı İmparatorluğunun şehri ele geçirmesinden sonra da bu özelliğini sürdürmüş, ancak şehrin yeni hakiminin tercihine göre mimari özellikler değişmiş. Bugüne kadar şehri yönetenlerin siyasi düşüncelerine ve dünya görüşlerine göre şekil verilmeye çalışılan İstanbul, yine de bugüne kadar kendi tarihinin izlerini korumayı başarmış. 

Osmanlı İmparatorluğu ile başlayan değişim süreci ise, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve şehrin giderek kalabalıklaşması, yapıların artması ile devam etmiş. Cumhuriyetin ilk yıllarında dokunulmayan tarihi doku ise, özellikle Demokrat Parti iktidarı ile birlikte, iktidarın siyasi düşüncesine göre değiştirilmek istenmiş. İstanbul’da artan yapılaşma ile birçok tarihi eser ya yıkılmış ya da bakımsız bırakılmış. Hatta bazıları, ‘özel mülk’ denilerek satılmış, bazıları vakıflar aracılığıyla alakasız yapılara dönüştürülmüş. Şehrin tarihine yönelik bu müdahaleler sadece Bizans dönemi tarihi eserlerle ya da azınlıklara ait yapılarla sınırlı kalmamış, siyasi iktidara ters İslami cemaatlerin yapılarına da yapılmış. 

Kapak fotoğrafında yer alan, Mimar Sinan’ın önemli eserlerinden Ferruh Kethuda Camii yanında bulunan ve şehrin ilk hamamlarından biri olarak kabul edilen Balat Hamamı, Fatih Sultan Mehmet’in emriyle yapılmıştır. Mimarı bilinmeyen hamamın dış cephesi atık kâğıt toplayıcılarının meskeni haline gelmiştir. Hamam bakımsızlıktan neredeyse yıkılmaya yüz tutmuş durumdadır ancak halen aktif olarak kullanılmaktadır.

Khorenyan Ermeni İlkokulu. Fotoğraf: Hayri Tunç

Balat Hamamı’nın hemen yanında bulunan Khorenyan Ermeni İlkokulu ise, yapılışından bugüne kadar iki büyük yangın geçirmiş, en son 1994’te çıkan büyük yangın sonrası atıl durumda bırakılmıştır. İlkokul bir dönem atık kağıt deposu olarak kullanılmış, sonrasında evsizlerin, uyuşturucu bağımlıların kaldığı bir harabeye dönmüştür.

İstanbul’un orta yeri. Fotoğraf: Hayri Tunç

İstanbul’un en ilginç yerlerinden biri olması gereken bu yer, Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan Şehzade Camii’nin köşesinde bulunmaktadır. Sultan Süleyman’ın Mimar Sinan’a buldurduğu bu yer, döneminde yapılan ölçümlerle bulunmuştur. Ancak şimdi etrafına çöp atılan, harap edilmiş bir durumdadır.

İstanbul bir yandan da bir çeşmeler şehridir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde neredeyse her yere çeşmeler yaptırılmıştır. Suya ulaşmanın özellikle halk için zor olduğu dönemlerde, ya Osmanlı İmparatorluğu aile üyeleri tarafından ya da zenginler, tarikat şeyhleri tarafından hayır adı altında şehrin birçok sokağına çeşmeler yaptırılmıştır. Bugün ise bu çeşmelerin çoğu ya bakımsızlıktan ya da ilgisizlikten harap olmuş durumdadır.

Dibekçizade Sokak Çeşmesi. Fotoğraf: Hayri Tunç

Ayvansaray’daki Dibekçizade Sokağı’nın ortasında bulunan ve bir dönem bu sokakta yaşamış İsmail Bey tarafından 1765 yılında Sermimar Hacı Mustafa Ağa’ya yapıldığı belirtilen çeşme, bakımsızlıktan dolayı yıkım ile karşı karşıyadır. Kitabesi neredeyse okunmaz hale gelen çeşmenin bir diğer adı da Sermimar Hacı Mustafa Ağa Çeşmesi’dir.

Sineperver Valide Sultan Çeşmesi (Kanlı Çeşme). Fotoğraf: Hayri Tunç

Fatih’in Eski Ali Paşa Caddesi üzerinden bulunan bu çeşme, 1825 ya da 1826 yıllarında, 1. Abdülhamid’in eşi Sineperver Valide Sultan tarafından yaptırılmıştır. Çeşme’de akan suyun acı bir tadının olmasından kaynaklı çeşme halk arasından kanlı çeşme olarak bilinmektedir.

Kazasker İvan Efendi Çeşmesi. Fotoğraf: Hayri Tunç

İstanbul’un en ilginç ve özgün çeşmelerinden biri olan İvan Efendi Çeşmesi adını, hemen yanı başında bulunan ve yine mimari olarak İstanbul’un en ilginç camilerinden biri olan Kazasker İvan Efendi Camisinden almıştır. Camii ve çeşme halk arasında Eğrikapı Camii ve çeşmesi olarak da bilinmektedir. Çeşme altı köşelidir, yapıldığı dönemde her köşesinde musluğundan su akmaktadır. Üzerinden herhangi bir kitabe bulunmayan çeşme zaman içerisinde birçok kez tahrip edilmiştir.

Karagümrük meydan çeşmesi. Fotoğraf: Hayri Tunç

Fatih’in Hırka-i Şerif caddesi üzerinde, günümüzde Karagümrük Meydanı olarak bilinen yerde olan çeşmenin 14. Yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Caddenin tam köşesinde bulunan çeşmenin etrafına çöpler atılmaktadır.

Dibekçi Çeşmesi. Fotoğraf: Hayri Tunç

Cerrahpaşa semtinde bulunan bu çeşme, bu yılın ortalarına kadar atıl durumdaydı. Yılın ortasında yapılan restorasyon çalışması sonrası düzenlenen çeşmeden halen su akmamaktadır. Çeşmenin mimarı ya da ne zaman yapıldığına dair bir bilgi yok. Çeşme Dibekçi Ali Sokağı’nın başında bulunmakta ve yıllardır çöp atılan bir yer olarak kullanılmaktadır.

Sinanağa Çeşmesi. Fotoğraf: Hayri Tunç

Ayvansaray semtinde bulunan bu çeşme bakımsızlıktan tamamen yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Mimarı konusunda bir bilgi bulunmayan bu çeşme günümüzde çöplerin atıldığı bir yer durumdadır.

İstanbul’da sadece çeşmeler ya da azınlıklara ait tarihi eserler değil, İslami eserlerde bakımsızlıktan yıkımla karşı karşıya. Osmanlı döneminde yapılmış bazı camiiler, İstanbul surlarındaki bazı yelerin ya da bazı türbelerin de bakımları yapılmayıp, kaderine terk edilmiş durumda.

Mehmet Ağa Camii. Fotoğraf: Hayri Tunç


Fatih’in Çarşamba semtinde, sokak aralarında bulunan, 3. Murad döneminde Sarüssaâde Agası Habeşi Mehmed Ağa tarafından yapılan ve Mehmet Ağa Camii ve camii ile birlikte yapılan aynı adlı hamam bugüne kadar hiçbir bakımdan geçmemiştir. Mimar Sinan’ın çıraklarından Hassa Mimarı, Mimar Davud Ağa’nın yaptığı cami, içindeki çinilerin güzelliğiyle bilinmektedir. Ancak bazı çinilerin, yakınlarda bulunan bir Bizans sarayı olan Tekfur Sarayından getirilmiştir. Caminin karşısında bulunan hamam halen kullanılmaktadır.

Şeyh İsmail Aşıki Efendi Türbesi. Fotoğraf: Hayri Tunç.


Osmanlı’nın en eski tarikatlarından olan Cerrahi Tarikatı’nın şeyhlerinden İsmail Aşıki’nin türbesi, Fatih Karagümrük semtinde bir otoparkın hemen yanında virane halde bulunmaktadır. İlginç olan ise Cerrahi Tarikatı liderlerinden İsmail Aşıki’nin mezarı ne kadar virane ve mezarı kırık ise, aynı sokakta bulunan ve otopark olarak kullanılan alanın diğer köşesinde bulunan Kavvasbaşı Kabrinin ilçe belediyesi tarafından onarılmış olmasıdır. İsmail Aşıki’nin mezarı ise işlemlerle doludur.

Edirnekapı Surları, Silivrikapı. Fotoğraf: Hayri Tunç


İstanbul’un surları ve kapıları özellikle son yirmi yılda tamamen sahipsiz bırakılmış bir tarihtir. Edirnekapı semtinin girişinde, Silivrikapı olarak bilinen İstanbul’un kapılarının hemen yanında bulunan bu odaların ne için ve ne zaman yapıldığına dair bir bilgiye ulaşamadım. Ancak bu yerler uzun süredir, evsizlerin mekânı durumuna gelmiştir. Soğuk akşamlarda ısınmak için yakılan ateşler bu yerlerin tamamen yanmasına da sebep olmuştur.

0 yorum
0

Yorum Yapın