Anasayfa Editörün Seçtikleri Av. Aycan İrmez: Şırnak’ta son iki yılda 16 kadın en yakınları tarafından öldürüldü

Av. Aycan İrmez: Şırnak’ta son iki yılda 16 kadın en yakınları tarafından öldürüldü

, admin

ŞİRİN BAYIK – Şırnak

Şırnak’ta son iki yılda 16 kadın katledildi. Bu cinayetlerin sadece ikisinin faili belli. Şırnak Barosu Başkan Yardımcısı Avukat Aycan İrmez, cinayetlerle ilgili etkin soruşturulma yapılmadığına dikkati çekti. 

Nüfusu düşük kentler arasında yer alan Şırnak, yüksek kadın cinayeti rakamlarıyla gündemde. Kentte, son iki yılda 16 kadın öldürüldü. Şırnak Barosu Başkan Yardımcısı ve Kadın ve Çocuk Hakları Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Aycan İrmez, cinayetleri ataerkil düzen, son dönemdeki siyasi söylemler ve feodal zihniyetlere dayandırdı. İrmez, “Özellikle burası gibi küçük toplumlarda siyasal etkenler çok fazla oluyor ve toplumu etkiliyor” dedi. Daha önce de kadına yönelik şiddet dosyalarına denk geldiklerini söyleyen İrmez, “Bu şiddet daha önce de muhakkak vardı. Ama ne yazık ki son dönemlerde şiddet, istismar gibi suçlar daha da arttı” dedi. 

İrmez, on altı kadın cinayetinden sadece ikisinin failinin belli olduğunu, diğer on dört cinayetin faillerinin bulunamadığını belirterek, etkin soruşturma yürütülmemesinden yakındı. İrmez, “Etkin ve etkili bir soruşturma durumu yok. Dosyalar anında kapatılıyor. On altı kadının faili bellidir muhakkak, muhtemel en yakınıdır. Ama Şırnak’ta son zamanlarda çok da etkili bir soruşturma yürütülmüyor” dedi.

“Kadınlar ‘kadın’ olarak değil, ailenin figürü gibi görülüyor”

Kadının yasalarda ‘kadın’ değil ailenin bir figürü gibi görüldüğünü belirten İrmez, “Kadın ve çocukları bir özne olarak değil de hem söylemleriyle hem de yasal boyutuyla birer nesne olarak görüyorlar. Biz kadına yönelik şiddeti bir insan hakları ihlali olarak görüyoruz. Bu tüm toplumların sorunudur. Ama ne yazık ki halihazırdaki iktidar için önemli olmadığını gösteriyor. Yerel iktidar, bu durumu etkiliyor. Şu an toplum içinde büyük bir boşluk var. Yerel iktidar bu boşluğu insan hakları açısından olsun, kadın hakları açısından olsun nasıl dolduracağını bilemiyor” dedi.

“İstanbul Sözleşmesi’nin iptali ile ataerkil düzene döndük”

İstanbul Sözleşmesi’nin önemine de vurgu yapan İrmez, sözleşmenin iptal edilmesiyle kadınların büyük bir kazanımı kaybettiklerini söyledi. İstanbul Sözleşmesi’nin önemini “Kadınlar için büyük bir kazanımdı ve devlete sorumluluklar yüklüyordu. Fakat iptal edilmesiyle birlikte ataerkil düzene dönüldü” diyerek anlattı. İrmez, kadın cinayetlerinde yasaların etkin olarak devreye girmediğini belirterek 6284 sayılı yasaya vurgu yaptı. “Yasalarda kadın adı yok. Ne yazık ki mahkemelerde de bunu görüyoruz, kadınların yaşamı sorgulanıyor. Failin neden kadını öldürdüğü sorgulanmıyor, ancak kadının yaşamı kadının giyim tarzı sorgulanıyor ve ne yazık bu bizzat iktidar ağzı ile yapılıyor. Ne yazık ki birçok kadın koruma altındayken katlediliyor. Denetim mekanizmasının güçlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Mihriban Altürk, Boşanmak Üzere Olduğu Eşi Tarafından Katledildi

Şırnak’ta katledilen 16 kadından biri olan iki çocuk sahibi Mihriban Altürk (29), şiddet gördüğü gerekçesiyle Metin Şengil’e boşanma davası açtı. 15 Nisan günü bir araya gelen çift, 28 Nisan’da görülecek olan duruşmada anlaşarak boşanmaya karar verdi. 21 Nisan’da akşam saatlerinde kızı ve kız kardeşi ile Yeşilova Mahallesi’nde yürüyen Mihriban Altürk, eşi Metin Şengil’in pompalı tüfekli saldırısına uğradı. Saldırıda saçmaların isabet ettiği Mihriban Altürk ile 8 yaşındaki kızı yaralandı. Şırnak Devlet Hastanesi’ne sevk edilen Mihriban Altürk hayatını kaybetti. Olayın ardından kaçan ve 23 Nisan’da Uludere İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne giderek teslim olan Metin Şengil, işlemlerin ardından tutuklandı. Tutuklu sanık Metin Şengil 7 Aralık’ta, Şırnak 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşma 27 Ocak’a ertelendi. 

“Bu cinayetleri işleyenlere en ağır cezalar getirilsin” diyen Mihriban Altürk’ün ablası Taybet Üren, kardeşinin öldürülmeden önce de sistematik bir şiddete maruz kaldığını söyledi. Üren, “Kardeşim 9 sene boyunca şiddete maruz kaldı. Bir gün bile yastığa başını rahat koymadı. Ya küfür ya şiddet ve her seferinde darp ediliyordu. Emniyete gidiyordu darp raporu alıyordu. Baba evine geliyordu, 15-20 gün evde kalıyordu. Bir şekilde yine büyükler devreye giriyordu ve barıştırıyorlardı. Bu şahıs her seferinde yemin ediyordu ben düzeleceğim, artık şiddet uygulamayacağım, hakaret etmeyeceğim diye ama barıştıkları günün ertesinde yine şiddet uygulamaya devam ediyordu” dedi.  7 Aralık’ta görülen ilk duruşmada sanığın yaptığı ‘yanlışlıkla öldürdüm’ savunmasına tepki gösteren Üren, “bu nasıl yanlışlıkla öldürmek” diye sordu. Üren, şunları söyledi:

“Sanık yalan dolan. Yanlışlıkla öldürdüğünü söyledi. Eşimle planlamıştım, eşimi kaçıracaktım gibi şeyler söyledi. Mademki böyle bir şey yapacaktın neden gerçek bir kurşun getirdin? Adam arabasından iner inmez silahın emniyetini açıp ateş etmeye başladı. Ben de oradaydım. Üstümüze yürümeye başladı ve direkt kurşun sıkmaya başladı. Mihriban koşmaya başladı. Üç el ateş sıktı kardeşime. Bu nasıl yanlışlıkla öldürmek. O insan artık gün yüzü görmesin. Bizim en küçük kardeşimizdi. Hepimizden küçük daha 29 yaşındaydı. Gencecik fidanı toprağa gömdükten sonra o da gün yüzü görmesin. Buna hakkı yoktu. Evlenmek ne kadar normalse boşanmak da normaldir. Çocuklarının gözü önünde çocuklarını annesiz bırakmaya hakkı yoktu. Kadınlara diyorum ki, boyun eğmeyelim, bağırın, çağırın, birbirinize destek çıkın, bu erkek egemenliğine son verelim. Bizim de bir canımız var. Bu düzen değişmedikçe asla kadın cinayetlerinin önünü kesemeyiz.”

0 yorum
1

Yorum Yapın